Bilimde Bir İlk

Ann Johnson adında bir kadın, yaklaşık 20 yıl önce 30'lu yaşlarının başındayken voleybol oynarken geçirdiği bir kaza sonrasında beyin sapı felci sendromuna yakalandı. Uzun bir süre boyunca hiçbir kasını kontrol edemeyen ve konuşma yeteneğini kaybeden Johnson, zaman içinde bazı becerilerini geri kazanmış olsa da, bu durumu uzun bir süre boyunca değişmedi.

Kaliforniya Üniversitesi (San Francisco-UCSF) ve Kaliforniya Berkeley Üniversitesi'nin (UBC) birlikte yürüttüğü bir proje kapsamında Johnson, yapay zeka destekli bir beyin implantı kullanarak beyin sinyalleriyle konuşma ve yüz ifadelerini tanımlayabilen çığır açan bir nöroteknolojiyi başarıyla kullanan ilk hasta haline geldi. Bu proje, Johnson'ın beynine 253 elektrottan oluşan ince bir tabaka yerleştirerek, zihin sinyallerini okuyup çözen yapay zeka teknolojisi ile desteklenmişti.

Beyin implantının verileri daha sonra ayrıntılı bir şekilde analiz edilerek sonuçlar, dünyanın en saygın tıp dergilerinden biri olan Nature'de yayımlandı.

Nöroteknoloji çalışmasının temel işleyişi şu şekildedir: Felçli hasta, beyin sinyalleri gönderirken bile hareket edemez. Ancak yapay zeka teknolojisi, beyinden gelen bu sinyalleri elektrotlar aracılığıyla algılar. Daha sonra bilgisayar tarafından oluşturulan bir avatar üzerinde bu bilgiler çözümlenir ve son olarak yapay zeka desteğiyle konuşma ve yüz ifadelerine dönüştürülür.

Kaliforniya San Francisco Üniversitesi'nin verilerine göre, Ann Johnson, yeni beyin implantı sayesinde dakikada 80 kelimenin üzerinde konuşma yetisine sahip hale geldi. Bu, onun daha önce sadece 14 kelimeyle iletişim kurabildiği bir cihaz aracılığıyla iletişim kurma yetisini önemli ölçüde geliştirdiği anlamına geliyor.

UCSF Nöroloji Cerrahi Bölüm Başkanı Dr. Edward Chang, amaçlarının "başkalarıyla doğal bir iletişim biçimini yeniden tesis etmek" olduğunu ve bu tür gelişmelerin hastalar için gerçek bir çözüm sunmaya daha da yaklaştığını ifade etti.

Bu çalışma, felçli kişilerin nöroteknoloji kullanarak iletişim kurmalarına olanak tanıyan bilimsel bir ilk olarak kabul ediliyor. Bu alandaki gelişmeler, insan hayatını iyileştiren ve kolaylaştıran en hızlı büyüyen bilimsel çalışma alanlarından biri olarak tanımlanırken, etik konularda tartışmalara neden olabilir.

Ann Johnson, bu projenin ona sadece konuşma yetisi kazandırmakla kalmayıp yeni bir hayat amacı da sağladığını belirtiyor. Uzun yıllar boyunca hayatta kalmış olmanın, bu çalışma sayesinde gerçekten yaşadığını hissettirdiğini vurguluyor. Bu çalışma, felçli insanların umutlarını yeniden canlandırmış gibi görünüyor.