Yabancı Şirkette Çalışan Türke İslamofobik Ayrımcılık

Okurlarımızdan İbrahim Aybek, Portekiz'de 'Teleperformance Portugal' adlı şirkette bir süredir müşteri temsilcisi olarak çalışıyordu. Kendisi dini vecibelerini yerine getirmeyi tercih ettiğinden Cuma namazına gitmesiyle başlayan bir dizi mobbinge maruz kaldığını ve sonrasında da işten çıkarıldığını gazetemize aktardı. Ne acıdır ki mobbingi uygulayanların kendisi gibi Türk olması, diğer yandan Portekizli ve farklı milletlerden çalışanların ise duruma üzülmüş olmaları son derece düşündürücüdür...

Yabancı Şirkette Çalışan Türke İslamofobik Ayrımcılık
09 Haziran 2022 - 20:10
Olayı, İbrahim Aybek'in kendi ağzından olduğu gibi aktarıyoruz:

"Teleperformance Portugal isimli şirkette maruz bırakıldığım islamofobi tabanlı ayrımcılık ve mobbing hakkında basın açıklamamdır:

Teleperformance Portugal şirketi 20.000 çalışanı bulunan ve içerisinde farklı milletlerden, farklı dinlerden ve farklı kültürlerden insanların huzur ve barış içinde çalıştıkları bir şirkettir.

18 Nisan 2022 tarihinde Teleperformance Portugal firmasında, dünyaca ünlü bir sosyal medyanın reklam projesinde müşteri temsilcisi olarak çalışmak üzere eğitime kabul edildim. Başka projelerden de kabul almış olmama rağmen bu şirketi seçmiştim.

Şirkette eğitim aldığımız sürede şirket bize, temel ilke değerlerinden bahsetti. Bu ilkelerden bir tanesi de çoğulculuk ilkesi ve farklı kültürlere saygı üzerine idi. Ancak başıma gelenler bize anlatılanların tam tersi bir Orta Çağ kafasının, Hitler anlayışının hala şirkette önemli görevlerde bulunan yöneticilerde hakim olduğunu gösterdi.

Şöyle ki, 3 hafta süren eğitim süremiz boyunca her gün saat 13:00 ile 14:00 arasında öğle yemeği molası verilmekteydi. Ben, eğitmenimiz A. C.'den bu molanın Cuma günü 13:30-14:30 olacak şekilde yarım saat ileri alınmasını talep ettim. Kendisi bunun mümkün olamayacağını iletti. Ve bu durumu kendi üstü olan S. L.’ye bildireceğini söyledi. S. L. ve A. C. beni bu konu ile ilgili bir toplantıya çağırdılar. 

Toplantı 1
S. L., bana işe girmeden önce sabah saat 6:00 ile gece saat 00:00 arasında müsait olmak zorunda olduğumu, işin doğası gereği bu saatler arasında hiçbir başka işim olamayacağını, Cuma namazına gitme konusunda kararlı olmam durumunda eğitimde başarılı olsam da beni işe alamayacaklarını söyledi. Ben de kendisine Türklerin Cuma namazına gitmesinin bana özel bir durum olmadığını, birçok Türkün Cuma namazına gittiğini, bunun dini bir vecibe olduğunu anlattım. Bunu anlatmam üzerine S. L., konu hakkında bilgi edinmek için Türk marketinden sorumlu bir denetmenin yorumunu dinlemesi gerektiğini söyledi.

Bu arada bende Lizbon’da bulunan camiye giderek Portekizce Cuma namazına gitmenin yasal boyutu hakkında bilgi edindim. Hatta İspanyol eğitmenim bana Portekiz'de dönüşümlü mesai uygulanan iş yerlerinde şirket çalışanının Cuma namazına gidecek şekilde mesai saatlerinin ayarlanmasını talep etmesinin yasal hakkı olduğunu söyledi ve Cumaya gittiği için işten kalmış sayılamayacağını gösterir bir bağlantıyı benimle paylaştı. 

Bu sırada Türk marketi denetmeni olan S. M.’ye mesaj atıp kendisini aramak istediğimi konuyu danışmak istediğimi söyledim. S. M., bana numarasını veremeyeceğini söyledi. Mail adresini istedim, onu da veremeyeceğini sadece internetteki bir mesajlaşma programı üzerinden mesaj atabileceğimi söyledi. Ben de Facebook Messenger üzerinden durumu anlattım ve yorumunu bekleyeceğimi kendisine ilettim. S. M. bana bu konu hakkında hiçbir yorum yapamayacağını iletti. Ben ise ona, yorum beklenen kişi iken yorumsuz kalmasının doğru olmayacağını ve Türk marketinde denetmenlik yapan birisi olarak hayatında ilk kez Cumaya giden bir insanla karşılaşıyormuş gibi bir tepki vermesinin doğal olmadığını söyledim.

Toplantı 2
Türk marketinden sorumlu S. M. ve eğitmen A. C. ile yapılan toplantıda, Cuma namazına gitme konusu tekrar masaya yatırıldı. Türk marketi denetmeni S. M., bana Türkiye’de binlerce cami var. Cuma namazı kılacaksan Portekize niye geldin. Burası Müslüman bir ülke değil, burada Cuma namazı mı olur minvalinde cümleler kurdu. Ben buna tepki göstererek, benim Portekiz vatandaşı olduğumu ve buranın özgür bir ülke olduğunu, isteyenin camiye gidebileceğini söyledim. Toplantıda kavga çıktı ve yarıda kaldı. S. M. takımında kimsenin Cumaya gitmesine bugüne kadar kesinlikle müsaade etmediklerini, bunun uç bir tavır olduğunu ve bunun kabul edilemez olduğunu söyledi.

Toplantı 3
Yarıda kalan toplantı sonrası S. M.’nin bir üstü olan O. K. (aynı zamanda sevgilisi), S. L. ve A. C.’nin katıldığı yeni bir toplantı düzenlendi. Bu toplantıda söz alan O. K., Türk takımında Cuma namazına gitmenin kesinlikle tolere edilemeyeceğini söyledi. Ben de kendisine, onun tolere etmesi ile Cumaya gitmek istemediğimi, Portekiz yasaları ile güvence altına alınan din ve vicdan özgürlüğüm çerçevesinde Cumaya gitmek istediğimi söyledim. Bu konuda Lizbon Camisi'nden aldığım resmi yazıyı beyan ettim ve Portekiz yasalarında Cuma namazına gitmenin haklı işe gelmeme nedeni sayıldığını hatırlattım. Bunun yanı sıra bana verilen eğitimde başarılı olduğumu ve eğitimin sınavlarını geçmem nedeniyle işe girmeye hak kazandığımı belirttim. İşe alınmak için başarılı olmaktan başka, Cumaya gitmeme gibi ilave bir şart koşulmasının eğitim sözleşmemize aykırı olduğunu hatırlattım. Haklı olduğum için Türk olan O.K. ve S.M’nin diretmelerine rağmen, Türk olmayan A.C. ve S.L.'nin takdiri ile beni işe aldılar. 

Kesinlikle Türk olmayanlar bana yapılanlarla ilgili suçsuzdur! Samimi şekilde bana hak verdiklerini ifade ettiler ve takdirlerini benim işe alınmam yönünde kullandılar.

İşe Alındıktan Sonra Yaşanan Mobbingler
İzolasyon

Ben işe başladıktan sonra her geçen gün sistematik mobbing ve yalnızlaştırılma sürecine itildim. Öncelikle şirketteki tüm proje çalışanları şirketin 4. katında çalışıyorken, beni 5. kata oturttular ve 40 kişilik bir odada yalnız başıma çalıştım. Halbuki, diğer katın yarısı boştu. Oraya oturtulmam gerekirdi. Bu oturduğum kata zaman zaman elinde telsiz olan birileri gelip benim orada oturuyor olmamam gerektiğini ve orayı boşaltmam gerektiğini bana söylüyordu. Ben de konu ile ilgili denetmenlerimle görüşülmesini söylüyordum. 

Giriş Kartı İle İlgili Çıkarılan Zorluklar
Bana işe alınmama rağmen işe giriş kartı verilmedi ve stajyer kartı ile işe gidip gelmeye başladım. Stajyer kartım olduğu için hergün içeriye giriş işlemlerini yapmam 20 dakika sürüyordu. Çünkü bu kartı sabah danışmadan almak gerekiyordu ve danışmada her sabah sıra oluyordu. Bunu denetmenime defalarca bildirdim. Denetmenim beni personel destek birimine gönderip başvuruyu zaten yaptığını söylüyordu. 

Ama personel destek birimindekiler böyle bir başvuru olmadığını, denetmenimin başvuru yapması gerektiğini bana söylediler. Bana yalan söyleniyordu. Kasıtlı şekilde giriş kartına başvuru yapılmıyordu. En sonunda güvenlik görevlileri stajyer kartı ile artık binaya giremeyeceğimi bana bildirdikten sonra, bana bir giriş kartı verildi. Bu sefer de bu kartta diğer hiçbir personelin kartında bulunmayan kısıtlamalar vardı. Kart ile bina otoparkına iniş izni verilmiyordu. Binaya bisikletle geldiğim için otoparkı kullanmak zorundaydım. Ancak otoparktan binaya çıktığım yerde bağırarak güvenlik görevlisinden yardım istemek zorunda kalıyordum. Diğer bütün insanlar kartları ile giriş yaparken, benim orda bekliyor olmam ile benim kurumda çalışan diğer insanlar nezdinde küçük düşmem amaçlanıyordu.

Bilgisayarımla İlgili Çıkarılan Zorluklar
Cuma namazı ile ilgili konunun gündeme gelmesinden sonra bilgisayarımda birçok sorun çıkmaya başladı. Bunlardan ilki, eğitim sırasında yaşandı. Eğitmen tarafından hazırlanan sınav linki bütün diğer öğrencilerin bilgisayarında çalışırken, benim bilgisayarımda kısıtlıydı. Kısıtlı olduğu için sınavları herkesle aynı zamanda çözemedim ve bekletildim. En sonunda ekran paylaşımı yolu ile eğitmenin bilgisayarından sınavı çözmek zorunda kaldım.

Şirket içerisinde bir iç mesajlaşma uygulaması üzerinden haberleşiliyordu. Ve bu haberleşmede telefon ve video görüşmeleri çok önemliydi. 60 kişilik projede sadece benim bilgisayarımda arama ve video görüşme özelliği kısıtlıydı. İnsanları aramama izin verilmiyordu. Bu sorunu işe girdiğim günden itibaren defalarca kez denetmenime iletmeme rağmen, aldığım cevap yazışarak idare etmek oldu. Ben madem iç uygulama üzerinde aramam kısıtlı o zaman bana 'BlueJeans' toplantı odası ya da 'Zoom' gibi alternatif yollar sunulmasını istedim ama denetmenim bu teklifleri reddetti.

Başka bir kısıtlama ise, bilgisayarımdaki 'Loom' linkleri ile ilgili idi. Bize başvuran müşterilerden 'Loom' isimli bir programdan ekran görüntüsü almaları isteniyordu. Bu ekran görüntüsü alma programında alınan kayıtları izlememe izin verilmiyordu. Bu nedenle destek vermem gereken müşterinin sorununu tam olarak anlayamıyordum. Bu kısıtlamayı da defalarca denetmenime iletmeme rağmen çözüm sağlanmadı.

Daha başka kısıtlamalar da vardı, ancak şurası kesindi, benim bilgisayarımda normal standart bir müşteri temsilcisine verilen izinler yoktu.

Değiştirilen Zaman Çizelgeleri
Dönüşümlü mesaide çalıştığımız için zaman çizelgemiz aylık olarak önceden ilan ediliyordu ve takip etmemiz isteniyordu. Ben takip edip ekran görüntüsü almış olmama rağmen, zaman çizelgeme gizlice müdahale edilerek değiştirildiğini gördüm. Ve bu nedenle öğle yemeği yemeye gittiğim sürede sanki işi asmışım gibi bir görüntü verilerek zaman çizelgesine uymamakla suçlandım. Çizelgeye girip yeniden baktığımda çizelgenin değiştiğini görmüştüm. Ama başka hiç kimsenin çizelgesinde bu tür değişiklikler olmadığını öğrendim. Çizelgeyi değiştirenler bunu amatörce yaptıklarından çizelgemde bir gün 12-13 arasında bir saatlik bir saat dilimi olduğunu gördüm. Bu dilimin yanında 'P' yani 'Production' yazıyordu. Ama sözde benim yemek saatimi bu saat dilimine çekmeye çalışmış bunu yapan kişi, ama production kısmını silmeyi unutmuş. Bu yüzden saat diliminde hiç kimsenin zaman çizelgesinde olmayan bir görüntü olarak günde 3 vardiya çalışıyorum gibi görünüyordu.

Dışlanma ve Çifte Standart
İşe başladığım günden itibaren işe giriş sürecimdeki Cumaya gitme krizi şirket içinde duyuldu ve bu konuyu duyan insanlar bana karşı sert ve soğuk davranmaya başladı. Örnek vermek gerekirse B. K. isimli kişiyi bayramlaşma vesilesi ile kahve içmeye çağırmıştım. Bu kişi bana memnuniyetle eşlik edeceğini ve sohbet edeceğimizi söylemişti. Cuma namazı kavgası duyuldu. Sonrasında bu kişiye konuşmamızı hatırlatarak ne zaman kahve içeceğimizi sordum. Bunun üzerine B.K. bana iş yerinden kimse ile dışarda görüşmek istemediğini, bu şekilde kendisine bir daha asla mesaj atmamam gerektiğini söyleyen bir mesaj yolladı. Halbuki aynı kişinin dışarıda başka şirket çalışanları ile görüştüğünü biliyordum. 

Grup içerisinde eğitim esnasında tanıştığım ve doğal olarak Facebook’tan arkadaş olduğumuz bazı kişiler bu kavganın duyulmasından sonra beni Facebook arkadaşlığından çıkardı. İşe başladıktan sonra ekip içerisinde kimse ile tanıştırılmadım ve takdim edilmedim. Kendi ekibimde yer alan kişilerin kimler olduğunu halen bilmiyorum. Tesadüfen mesajlaşarak tanıştığım insanlar oldu.

Bunun dışında projemizde birçok kişinin sürekli dışarıda buluştuğunu ve eğlendiklerini biliyorum. Ama beni hiçbir zaman davet etmediler ve ben kimi davet ettiysem de çoğunlukla kabul etmediler.

Teknik Destek Kısıtlaması
Projemizde bize alıştırma döneminde yardımcı olmakla görevli bir kimse vardı. Bu kişiye ekip içinde PEX deniyordu. Bu kişinin görevi bize dosyalarımızı çözerken yardımcı olmaktı. K.E. ismindeki bu kişi daha ilk günden itibaren bana sürekli sert ve kaba davrandı. Zaten bize eğitim verirken de sürekli müşterilere "salak, aptal, mal" gibi hakaretler etmekten hiç sakınmıyordu ve bize de müşterilere kendi aramızda istediğimiz kadar küfür edebileceğimizi söylüyordu. 

Bu kişi görevi olmasına rağmen sorduğum hiçbir soruya doğru dürüst cevap vermedi. Çok geç geri döndü veya hiç geri dönmedi. Cevapları o kadar kötü yazıyordu ki örneğin bana “reoky” yapman lazım diyordu. Onun ne demek olduğunu bulamayınca tekrar soruyordum, “reply” yazacaktım yanlış yazmışım diyerek beni oyalıyordu. Artık ona soru sormak istemez bir hale getirdi beni. Onun verdiği cevapları da zaten anlamadığım için başka birine tekrar sormam gerekiyordu. Benimle birlikte işe başlayan diğer kişilere böyle yapmadığını öğrendim.

Tebligat Mobbingi
İşe girdiğim günden itibaren kendi denetmenim tarafından istisnasız hergün tebligatlara maruz bırakıldım. Bazen günde üç kereye kadar çıkan bu tebligatlarda, bana sürekli uyarılar yapıyordu. Tebligatlar yazılı olarak gönderiliyor ve tebellüğ etmem isteniyordu. Bu tebligatları işe başlayan diğer arkadaşlarım hiçbir şekilde almıyordu. Bu tebligatlarda asılsız bilgiler yer alıyordu. Örneğin dişçiye gidip raporlu olduğum bir gün ile ilgili gerekçesiz işe gelmeme anlamı taşıyan 'absentism' ile ilgili bir tebligat aldım. Raporumu kurumuma sunuyordum. Bu sefer de sunuş şeklimle ilgili tebligatlar alıyordum. TP Portugal şirketinde işe gelmeme gerekçeleri ile ilgili bildirimler personel destek birimine yapılır. Bu birime gerekçe kağıdımı sunmama rağmen denetmenim ayrıca ona da mail atmamı istiyordu. Mail gönderdiğimde de bu sefer kurumsal e-mailini okumadığını diğer mailine atmamı istiyordu. 

İngilizce Konuşmaya Zorlama Mobbingi
Ben Türk ve Portekizliyim. İyi derecede İngilizce bilmemin yanında Portekizce, İspanyolca Türkçe ve Fransızca da biliyorum. Kurumda mümkün mertebe herkesle kendi dilinde konuşmaya gayret ediyorum, eğer bu dillerden hiçbirini bilen birisi yoksa o zaman İngilizceyi tercih ediyorum. TP bünyesinde yer alan Portekizliler ile Portekizce, Türklerle Türkçe yazışıyordum. Ancak, denetmenim bana Portekizce konuşmanın şirket içinde yasak olduğunu ve İngilizce yazışmak zorunda olduğumu söyledi. Bende diğer bütün Portekizlilerin kendi arasında Portekizce yazıştığını ve konuştuğunu ben de Portekizli olduğum için Portekizlilerle Portekizce yazışmak istediğimi söyledim. Bu baskısı üzerine mailleri çift dilli yazmak zorunda bırakıldım. Personel destek birimi ile yaptığım tüm yazışmaları Portekizce ve İngilizce yazıyordum. Halbuki diğer tüm Portekizliler Portekizce yazışıyordu.

Grup içerisinde sadece Türklerin bulunduğu bir grup olan molalar ile öğle yemekleri saatlerinin paylaşıldığı bir gruba Türkçe/İngilizce şeklinde mesaj attığım için uyarıldım. Yalnızca İngilizce mesaj atmam istendi. Halbuki şirkette Türkçe konuşmanın yasak olduğuna dair de bir yönetmelik yok. İngilizcesini de yazdıktan sonra bunun neden sorun teşkil ettiğini sordum. Bu sefer de soru sorduğum için tepki gördüm.

Başarı Oranım
İşe girdiğim günden işten çıkarıldığım güne kadar yukarıda saydığım ya da saymadığım bütün bu mobbinglere rağmen son derece başarılı bir müşteri temsilcisi olarak görevime devam ettim. Müşteri anket istatistiklerimde diğer çalışma arkadaşlarımla belirli kriterlerde aşağı yukarı aynı puanlara sahip olmamın yanında belirli kriterlerde onlardan çok daha yukarıda bir grafik çizdim. 

Örnek vermek gerekirse, telefonla müşteriye geri dönme yüzdesinde tüm ekipten %40 başarı beklenirken ben %88 başarılıydım. Dosyalarımın hepsi ortadadır. Hiçbir dosyada müşterilerin sorununu çözemediğim olmadı. Hepsine doğru yönlendirmeyi ve bilgilendirmeyi yaptım. Yeni başlamış bir personele göre çok başarılı bir grafik çizmiştim. Bunu anlamak için şirkette yeni işe başlayan tüm personelin başlangıç dönemi istatistiklerine bakmak yeterli olacaktır.

Sonuç
Yukarıda saydığım olaylar sonrasında bugün Türk marketi sorumlusu O. K. tarafından toplantıya çağırıldım. Kendisi Cumaya gittiğim için bana hakaret ettiğinden ötürü görevden alınan sevgilisi S. M. nedeniyle zaten bana düşmanlık besliyordu. Bugünkü toplantıda da bu düşmanlığını teyit eder cümleler kurarak, benim Türk ekibine entegre olamadığımı ve çok başarısız bir temsilci olduğumu söyledi. Bu düşüncesini hiçbir istatistiki veri ya da somut örnekle açıklayamadı. Bu projede geleceğimin olmadığını söyleyerek toplantıyı bitirdi. Bunun üzerinden bir saat geçmeden şirketten kovulduğumu söyleyen bir mail aldım.

Başarısızlık İhtimalim
İşe başladığım günden beri zevkle yaptığım müşteri temsilcisi olma işini gerçekten sevmiştim. Ve kesinlikle bir gün bile işe geç kalmadım. Dosyalarımda insanlara yardım ediyor olmaktan büyük bir sevinç duydum ve elimden gelen tüm müşterileri telefonla aramaya çalıştım. Dosyaları çözme şeklim, her türlü kalite analizcisinin incelemesine açıktır. Tabii ki ben de mükemmel bir insan değilim ve bu işe yeni başlamıştım. Öğrenmem gereken çok bilgi vardı. Yaptığım dosyalarda yeni olmam nedeniyle yaptığım hatalar da olmuştur. Ama benim işimde başarısız olduğumu var sayacak olsak dahi, bizim kalite istatistiklerimizin işten çıkarılma gibi ağır bir cezai yaptırımı yok. Diğer personellerin örneğin anketlerde belirli rakamları tutturamamaları halinde yaptırım olarak evden çalışma haklarının sonlandırılacağını söylemişlerdi. Hatta ben eğitim alırken, eğitimdeki iki kişi daha önce başka projelerde işe başlayıp başarısız oldukları için bizim projemizde denenmek amaçlı projesi değiştirilen kişilerdi. Benim işimde gerçekten başarısız bir müşteri temsilcisi olduğumu varsaysak bile benim işten çıkarılmış olmam, aslında bu durumun başarısız olmakla değil sadece Cuma namazına gitmeyi tercih ettiğimden kaynaklandığının açık bir ispatıdır.

Şirkete bana yapılanlarla ilgili itiraz dilekçemi sundum ve şu anda bu konuyla ilgili idari soruşturma başlatıldı. Bu idari soruşturmanın adil şekilde sonuçlanmasını ümit ediyorum. Ancak 2022 yılının ortalarına geldiğimiz bugünlerde yer yüzünde halen insanların Cuma namazına gitme özgürlüklerine müdahale etme cüretini kendisinde gören bu insanlarla aynı ülkenin kimlik kartını taşıyor olmaktan utanıyorum.  Üstelik bu tahammülsüzlüklerini her türlü şirket kuralını ve teamülü hiçe sayarak, görevlerini kötüye kullanarak alçakça yapmış olmaları Müslümanlara duydukları hıncın şiddetini gösteren önemli bir unsurdur.

Yukarıda yaşananlar kesinlikle şahsımla ilgili değildir. Bu yaşananlar, bu şirkette bundan sonra Cumaya gitme özgürlüğü elinden alınacak olan tüm Müslümanları ilgilendirmektedir. Sadece bizim projemizde 60 Türk çalışıyordu. Diğer projelerle birlikte bu rakamın 500-1000 civarında olduğunu düşünüyorum. Bu yaşadığım durum nedeniyle öğrendim ki bu kafadaki yöneticiler tarafından bu çalışanlar arasından bugüne kadar hiç Cuma namazına gitme talebinde bulunan kimse çıkmamış. Şirket içerisinde görüştüğüm başka kişiler kendilerinin de Cuma namazına gitmek istediklerini ama işten atılmaktan korktukları için bunu dile getiremediklerini benimle paylaştılar.

Bu konunun sonuna kadar takipçisi olacağımı, idari soruşturma aleyhime bile sonuçlansa Portekiz mahkemeleri ile yasal yollardan bu kişilerin hukuka hesap vermesi için tüm nüfuzumu kullanacağımı kamu oyuna bildiririm. 

Bu olayda şahsıma ayrımcılık uygulayanların tamamı Türktür. Olay Portekiz'de geçmesine rağmen, şirkette çalışan din düşmanı kişiler tarafından yapılmış bir operasyondur. Tam aksine olayı duyan tüm yabancılar, Portekizli veya başka milletten herkes bana telefon açarak geçmiş olsun dileklerini iletmektedir. Bunun bilinmesini istiyorum.”

https://www.facebook.com/100075045233610/posts/164707099374130/?d=n

YORUMLAR

  • 0 Yorum

https://www.alexa.com/siteinfo/abdpost.com