Meksika'dan ABD'ye Kaçak Geçen Türk, ABDPOST'a Konuştu
Son dönemde Meksika sınırını kaçak geçerek ABD'ye iltica şansını deneyenler arasında çok sayıda Türk vatandaşı da var. Editörümüz Özlem Özgüt Yörekli, bunu deneyip çıktığı ilk mahkemede iltica talebi onaylanmış bir Türk ile görüştü. Zorlu kamp süreci adeta bir Hollywood filmi gibi olan konuğumuzun güvenlği için kimliğini açıklamıyoruz.

18 Haziran 2022 - 17:21
Birçok kişi, Türkiye'de özellikle artan ekonomik sorunlar nedeniyle Amerika'ya yerleşmek istiyor. Ancak çalışma ve oturum izni alabilmek için pek çok kişi de kendini büyük bir riske atarak, Meksika sınırından kaçak geçip iltica etmek istiyor. Oysa başlarına neler geleceğini tam olarak bilmeden çıktıkları bu maceralı yolda çok az kişi emeline ulaşabiliyor. Bunlardan biri de ABDPOST.COM'un konuğu oldu. Kendisiyle görüntülü gerçekleştirdiğimiz söyleşide hem yüzünü blurladık hem de sesini deforme ettik. Göçmenlik işlemleri devam ettiği için kimliğini de açıklamıyoruz.
TÜRKİYE'DEKİ EKONOMİ KORKUTTU!
Konuğumuz İstanbul'da yaşayan 38 yaşında bir erkek. Aslen Bingöl'lü ve 2 çocuk babası. Eşiyle ticaret yaparken Türkiye'de özellikle son 3 yıldır sürekli artan enflasyon nedeniyle ekonomik anlamda bir dar boğaza girmişler. 3 yıl önce eşiyle yurtdışına yerleşme kararı almışlar. Ancak mali durumları fena olmamasına rağmen başvurdukları 2 Avrupa ülkesi de turist vizesi vermeyince internette çokça yaygın olan Amerika'ya kaçak giriş videolarından etkilenerek buna karar vermişler.
INSTAGRAMDAN TANIŞTIĞI MEKSİKALI TÜRKE GÜVENDİ!
Instagram üerinden Meksika'da yaşayan ve bu işleri organize eden bir Türk'e ulaşmışlar. Fakat iş ciddiye binince eşi korkmuş ve çocuklarıyla kendisini riske atmak istemediği için vazgeçmiş. Ama son 1 yıldır fiyatlar durmadığı için de ümitsizliğe kapılmışlar. Çocuklarına abur cubur bile almakta zorlandığını söyledi. Ve evin resisi olarak konuğumuz tek başına bu yola çıkmaya karar vermiş.
Meksika'daki Türk ile 7 bin dolar karşılığında anlaşmış. İlk olarak İstanbul'dan direkt Meksika'ya uçakla gitmiş. Daha önce fotoğrafını istedikleri için havaalanında bir araç yanına yaklaşıp ona fotoğrafını göstermiş ve o da araca binmiş.
Hiç korku duymadı mı, nasıl güvendiğini ve inandığını sorduğumuzda vadedilenlere inandığını ve o sebeple içi rahat bir şekilde yola çıktığını söyledi. Onu alan araç, 13 yıldır Meksika'da yaşayan ve Meksika vatandaşı olan bir Türk'ün evine götürmüş. Burada bir gün kaldıktan sonra uçakla Amerika'ya kaçak geçilen Juarez'e gitmiş. Paranın belli bir kısmını ilk duraktaki Türk'e ödemiş ve Juarez'e vardıktan sonra da kalanını aynı kişinin hesabına aktarmış.
Juarez'de Meksikalı bir ailenin yanına yerleştirilmiş. Ancak buradaki sınır polislerinin ne amaçla buraya gelindiğini bildiklerinden göz yummak için rüşvet istedikleri ve vermezseniz sizi saatlerce içeri almayıp havaalanında beklettikleri kendisine daha önceden söylenmiş. O da burada polise rüşveti de verdikten sonra Meksikalı aile tarafından havaalanından alınmış.
Burada birkaç gün kaldıktan sonra aile, onu Amerika sınırına götürmüş. Bataklık gibi bir dereden karşıya geçmesini söylemişler. Fakat kendilerinin daha fazla gelemeyeceklerini belirtmişler. Tabii tüm bunları anlayamadığı için telefonuyla aracı olan Türk'ü arayıp o şekilde öğrenmiş.
ÜÇ KAMP DEĞİŞTİRDİ!
Ailenin dediği gibi çoraplarını ve ayakkabılarını çıkararak küçük sırt çantasıyla dereden karşıya geçmiş ve tabii ki Amerika'nın sınır güvenlik muhafızları hemen dibinde bitmiş. Sırt çantasını yere bırakmasını söyleyip üstü aranmış. Araçla onu 600 metre ileride bir noktaya bırakıp orada beklemesini söylemişler. 1 saat kadar beklemiş ve o süreçte sınırı kendisi gibi kaçak geçen başka bir sürü insanın da yanında biriktiğini söyledi konuğumuz. Meksikalısı, Hintlisi, Türkü. Türkiye'den özellikle de Ağrı'dan çok kişinin olduğunu söyledi.
Polis yaklaşık 1 saat sonra tekrar gelip herkesi bir kamp alanına götürmüş. Burada ayakkabı bağcıkları ve kemerleri dahil her şeyleri bir poşete alınmış ve sırt çantalarını çöpe atmaları söylenmiş. Burada önce pasaportlarına göre kayıtları yapılmış. Ayrıca sağlık kontrolünden geçirilmişler. Covid aşısı olup olmadıkları sorulmuş ve isteyenlere aşı yapılmş. Daha sonra herkesi bir mahkum otobüsüne bindirip 1 saatlik uzaklıktaki yeni bir kamp alanına götürmüşler.
Haklarında hazırlanan dosyalar buraya nakledilmiş. Barkod okumalı bir bileklik ve ID numarası verilmiş. Bundan sonra herkes kamptan içeri alınmış. İlk olarak 15 kişilik gruplar halinde bir arada duş aldırılmışlar. Bu defa da üzerlerindeki tüm kıyafetleri çöpe atmaları söylenmiş. Üzerlerine pijama, tişört, terlik ve çorap verilmiş.
Daha sonra 150 kişinin bulunduğu bir odaya alınmışlar. Bütün milletler karşık bir arada, yerlerde minderler, 24 saat açık havalandırma nedeniyle aşırı soğuk bir ortam ve 24 saat ışık hiç kapatılmıyor. Soğuktan korunmak için üzerlerine örtmek amaçlı folyo verilmiş. Kalabalıktan ötürü korkunç bir koku olduğunu söyledi. Tek bir tuvalet varmış ve tuvaletin kapısı alttan yarıya kadar vücutlarını kapatıyormuş. Yani üst kısımları açıkta kalıyor ve herkes tuvalette sizi görebiliyor. Tuvaletin temizliğini görevliler yapıyormuş ancak o kadar kalabalık nüfus nedeniyle hiç temiz kalmadığını söyledi.
Görevliler bir camın ardından içeridekileri izliyormuş. Yemek olarak da bazen elma, bazen hamburger verilmiş ve hiç düzenli bir periyod uygulanmamış. Su ise ilk gün küçük bir pet şişe verilmiş, sonraki günler 2 şişeye çıkarılmış. Sadece ciddi sağlık sorunu olanlara yardımcı olmuşlar.
Kendisi burada 5 gün tutulmuş. 5. günün sonunda devamlı artan nüfus sayısı 300'e ulaşmış. Orada 14 gündür kalan insanlarla tanışmış. Çocuklu ailelerin 3-4 günde çıkarıldığını, fakat bekar ya da çocuksuz çiftlerin daha uzun süre bekletildiğini söyledi. Her gün görevliler tarafından isimleri okunan kişiler bu kamp alanından çıkarılıyormuş. O sebeple herkesin isminin okunacağı günü sabırsızlıkla beklediğini iletti.
5. günün sonunda o da bir grup insanla birlikte bileklerinde plastik kelepçeler ile farklı bir kamp alanına nakledilmiş. Tabii bu arada her iki kamp alanı da Meksika sınırlarına dahil yerler. Burada da tekrar üzerlerindeki kıyafetler çöpe atılmış. Standart mahkum kıyafetleri verilmiş. Yanlarındaki paraları sisteme kaydedilip ellerinden alınmış. Buranın kamp değil bir hapishane olduğunu söyledi.
KAMPLARDA NELER YAŞADI?
Kendisini ilk karşılayan polislerden tutun da bu hapishaneye kadar hiçbir polisin kaçaklara kötü muamele yapmadığını ifade etti. Onları grup halinde bir odaya alıp 1 hafta boyunca karantinada tutmuşlar. Bu süreçte maalesef gün ışığını bile görme şansları olmamış.
Karantina bittikten sonra, onları 30'ar kişilik odalara almışlar. Buradaki nüfus neyse ki 30'u geçmiyormuş. Buranın bir güzel yanı da haftada 13 defa 10'ar dakika telefon hakkı tanınması olmuş. Merak içinde bekleyen ailesiyle nihayet irtibat kurabilmiş.
Bu arada Meksika'ya kendisini getiren şebeke ona ekstra 2.500 dolar karşılığı bir de sponsor ayarlamış. Çünkü bu hapishanedeki karantina süreci bittikten sonra sponsoru işi ticarete dökmeyip sağlam olan kişilerin 7. günden sonra çıkrılmaya başladığını söyledi. Ancak tabii ki ona ayarlanan sponsor para karşılığı birçok kişiye sponsor olduğu tespit edilen bir şahıs oduğundan bizim konuğumuz çıkarılmamış.
5 gün diğer kampta kaldıktan sonra bu hapishanede de 22 gün boyunca tutulmuş. 22 günün sonunda gece yarısı kendisiyle birlikte 8 kişi ile covid testi verdikten sonra başka bir yere nakil edilmek üzere araca bindirilmiş. Fakat 22 gün önce üzerinden çıkarıp çöpe atılan kıyafetleri aynen kirli şekilde iade edilmiş. Üzerlerinde kirli kıyafetler, ellerinde ve ayaklarında kelepçeler ile totalde farklı hücrelerden toplam 27 kişi 8 saat süren bir yolculuktan sonra New Mexico'da başka bir kamp alanına götürülmüşler.
Yine burada da kayıtları yapılmış. Paraları sisteme kaydedilmiş. Kıyafetleri atılıp yeni kıyafetler verilmiş. Burada da 10 gün karantinada tutulmuşlar ve bu süreçte yine gün ışığını bile görememişler. Tıpkı hapishane filmlerinde olduğu gibi tek kişilik ve iki kişilik hücrelerde tutulmuşlar. Kapılar belli saatlerde otomatik aynı anda açılıp belli saatlerde de sayım yapıldıktan sonra kilitleniyormuş. Hücrelerde tuvalet ve banyo bulunuyormuş ve temizliğini kendileri yapıyormuş. Bu açıdan burada biraz daha rahat ettiğini söyledi. Ancak yemek olayı yine de kötüymüş. En azından sisteme kayıtlı paraları ile kantinden bir şeyler sipariş etme şansları olmuş.
Diğer hücrelerde kalanlarla camlardan birbirlerine yazılar göstererek iletişime geçtiğinde buradan çıkmak için bond ödemesi gerektiğini öğrenmiş. Diğer hapishanedeki gibi sponsoru iyi olsa bile bond ödemeden çıkma şansı olmadığını söylemişler. Kendisinden sorumlu ICE polisine bunu sorduğunda gerçekten de davasına bakacak olan hakimin sponsorunu aramasını söylerse ancak o zaman arayabileceğini onun dışında aramayacağını öğrenmiş.
O zaman gerçekten çok ümitsizliğe kapıldığını söyledi. Çünkü orada 150-170 gündür bu kamp alanlarını dolaşan insanlarla karşılaşmış. Psikolojik olarak çöktüğünü hissetmiş. Deport istediği halde 2 aydır halen bekletilen insanlarla da karşılaşınca bir ara ümidini yitirdiğini söyledi.
10 günlük karantina sürecinin ardından onları hücrelerden alıp ayrı bir odaya koymuşlar. Burada yine yanyana ranza sistemi varmış. Bu kamp alanına 28 Nisan 2022 günü gelmiş ve ilk mahkemesi 9 Mayıs 2022 gününe verilmiş. Bond ödeyecek ve avukat tutacak maddi gücü olmadığından endişeli bir bekleyiş başlamış. En düşük bond bedelinin 8.000 dolardan başladığını söyledi. 3.000 doları avukat alıyormuş geri kalanı bond bedeli imiş. Bu tabii hakimin insafına kalmış bir rakam.
KÜRT OLDUĞU İÇİN İLTİCA ETMEYE KARAR VERDİ!
Ondan günler önce mahkemeye çıkan bir arkadaşının tavsiyesiyle iltica etmeye karar vermiş. O ana kadar bunu hiç düşünmediğini söyledi. Avukat tutacak ve bond ödeyecek maddi gücü olmadığından o da bu seçeneği değerlendirmiş. Ayın 9'unda çıktığı ilk mahkemede hakime iltica etmek istediğini belirtince kendisine iltica formu verilmiş ve ayın 16'ındaki mahkemede teslim etmesi söylenmiş.
O da İngilizce bilmediğinden ICE polisi aracılığıyla formu eşine dijital ortamda ulaştırıp İstanbul'da yeminli tercüman aracılığıyla formu doldurup ikinci mahkemeye çıkmış. İltica etmek için mutlaka geçerli ve gerçek bir sebep göstermesi gerektiğinden o da Bingöl'den Kürt vatandaşı olmasını fırsat olarak kullanmış. Çünkü Amerika'da Kürt olduğunuzu söylediğinizde avantajınız artıyor.
Mahkemenin çok kalın sayfalar dolusu Türkiye'de Kürt sorunu yaşandığına ve hatta ayrı bir dosyada da ekonomik sorun yaşandığına dair belgeler sunduğunu söyledi. Yani ABD'li yetkililer Türkiye'de olup biten her şeyi biliyorlar dedi.
O da 12 numara Bingöl plakalı otomobilinde Kürtçe şarkı dinlerken aracına saldıran kişilerin camlarını kırdığını aracına ve kendisine zarar verdiğini anlatmış. Daha önce bu olayı başka bir yerde değerlendirdiği için mail kutusunda fotoğraflar olmasından faydalanarak eşinden bu fotoları istemiş ve mahkemeye delil olarak sunmuş.
Hakim, tek celsede ilticasını onaylamış. Ailesini getirmek için işlemlere başlayabileceğini söylemiş. Hiçbir suça karışmamasını öğütlemiş.
Bizim konuğumuz şanslı bir örnek. Şanslı olduğunun o da farkında. Karşısına çıkan hakimin çok anlayışlı ve vicdanlı olduğunu söyledi. Bu sayede bond bile ödemeden tek celsede iltica hakkı almış. Oysa ki çocukları olduğu halde bunu başaramayan birçok insan olduğunun da bilincinde.
Herkesin şansı bu kadar yağver gitmeyebilir. Bu nedenle kimseye kaçak yolla giriş yapmayı tavsiye etmiyor. Kendisini kaçak geçiren şebekenin üstün körü bilgi verdiğini, bu kadar meşakkatli ve zor olacağından bahsetmediğini anlattı.
Konuğumuz bu röportajı yaptığımızda sadece 1 haftadır dışarıda özgürlüğüne kavuşmuştu. Göçmenlik ofisine başvuru süreciyle ilgileniyordu. Bir an önce Green Card'ını alıp yasal olarak çalışmak ve ailesini yanına getirtmek için kolları sıvadı.
Biz de ABDPOST.COM ekibi olarak kimseye kaçak geçmeyi tavsiye etmiyoruz. Bizim amacımız kartellerin insanlara eksik bilgi verdiğini, sürecin aslında çok daha tehlikeli ve zor olduğunu, hatta çoğu zaman imkansız olduğunu anlatmak.
TÜRKİYE'DEKİ EKONOMİ KORKUTTU!
Konuğumuz İstanbul'da yaşayan 38 yaşında bir erkek. Aslen Bingöl'lü ve 2 çocuk babası. Eşiyle ticaret yaparken Türkiye'de özellikle son 3 yıldır sürekli artan enflasyon nedeniyle ekonomik anlamda bir dar boğaza girmişler. 3 yıl önce eşiyle yurtdışına yerleşme kararı almışlar. Ancak mali durumları fena olmamasına rağmen başvurdukları 2 Avrupa ülkesi de turist vizesi vermeyince internette çokça yaygın olan Amerika'ya kaçak giriş videolarından etkilenerek buna karar vermişler.
INSTAGRAMDAN TANIŞTIĞI MEKSİKALI TÜRKE GÜVENDİ!
Instagram üerinden Meksika'da yaşayan ve bu işleri organize eden bir Türk'e ulaşmışlar. Fakat iş ciddiye binince eşi korkmuş ve çocuklarıyla kendisini riske atmak istemediği için vazgeçmiş. Ama son 1 yıldır fiyatlar durmadığı için de ümitsizliğe kapılmışlar. Çocuklarına abur cubur bile almakta zorlandığını söyledi. Ve evin resisi olarak konuğumuz tek başına bu yola çıkmaya karar vermiş.
Meksika'daki Türk ile 7 bin dolar karşılığında anlaşmış. İlk olarak İstanbul'dan direkt Meksika'ya uçakla gitmiş. Daha önce fotoğrafını istedikleri için havaalanında bir araç yanına yaklaşıp ona fotoğrafını göstermiş ve o da araca binmiş.
Hiç korku duymadı mı, nasıl güvendiğini ve inandığını sorduğumuzda vadedilenlere inandığını ve o sebeple içi rahat bir şekilde yola çıktığını söyledi. Onu alan araç, 13 yıldır Meksika'da yaşayan ve Meksika vatandaşı olan bir Türk'ün evine götürmüş. Burada bir gün kaldıktan sonra uçakla Amerika'ya kaçak geçilen Juarez'e gitmiş. Paranın belli bir kısmını ilk duraktaki Türk'e ödemiş ve Juarez'e vardıktan sonra da kalanını aynı kişinin hesabına aktarmış.
Juarez'de Meksikalı bir ailenin yanına yerleştirilmiş. Ancak buradaki sınır polislerinin ne amaçla buraya gelindiğini bildiklerinden göz yummak için rüşvet istedikleri ve vermezseniz sizi saatlerce içeri almayıp havaalanında beklettikleri kendisine daha önceden söylenmiş. O da burada polise rüşveti de verdikten sonra Meksikalı aile tarafından havaalanından alınmış.
Burada birkaç gün kaldıktan sonra aile, onu Amerika sınırına götürmüş. Bataklık gibi bir dereden karşıya geçmesini söylemişler. Fakat kendilerinin daha fazla gelemeyeceklerini belirtmişler. Tabii tüm bunları anlayamadığı için telefonuyla aracı olan Türk'ü arayıp o şekilde öğrenmiş.
ÜÇ KAMP DEĞİŞTİRDİ!
Ailenin dediği gibi çoraplarını ve ayakkabılarını çıkararak küçük sırt çantasıyla dereden karşıya geçmiş ve tabii ki Amerika'nın sınır güvenlik muhafızları hemen dibinde bitmiş. Sırt çantasını yere bırakmasını söyleyip üstü aranmış. Araçla onu 600 metre ileride bir noktaya bırakıp orada beklemesini söylemişler. 1 saat kadar beklemiş ve o süreçte sınırı kendisi gibi kaçak geçen başka bir sürü insanın da yanında biriktiğini söyledi konuğumuz. Meksikalısı, Hintlisi, Türkü. Türkiye'den özellikle de Ağrı'dan çok kişinin olduğunu söyledi.
Polis yaklaşık 1 saat sonra tekrar gelip herkesi bir kamp alanına götürmüş. Burada ayakkabı bağcıkları ve kemerleri dahil her şeyleri bir poşete alınmış ve sırt çantalarını çöpe atmaları söylenmiş. Burada önce pasaportlarına göre kayıtları yapılmış. Ayrıca sağlık kontrolünden geçirilmişler. Covid aşısı olup olmadıkları sorulmuş ve isteyenlere aşı yapılmş. Daha sonra herkesi bir mahkum otobüsüne bindirip 1 saatlik uzaklıktaki yeni bir kamp alanına götürmüşler.
Haklarında hazırlanan dosyalar buraya nakledilmiş. Barkod okumalı bir bileklik ve ID numarası verilmiş. Bundan sonra herkes kamptan içeri alınmış. İlk olarak 15 kişilik gruplar halinde bir arada duş aldırılmışlar. Bu defa da üzerlerindeki tüm kıyafetleri çöpe atmaları söylenmiş. Üzerlerine pijama, tişört, terlik ve çorap verilmiş.
Daha sonra 150 kişinin bulunduğu bir odaya alınmışlar. Bütün milletler karşık bir arada, yerlerde minderler, 24 saat açık havalandırma nedeniyle aşırı soğuk bir ortam ve 24 saat ışık hiç kapatılmıyor. Soğuktan korunmak için üzerlerine örtmek amaçlı folyo verilmiş. Kalabalıktan ötürü korkunç bir koku olduğunu söyledi. Tek bir tuvalet varmış ve tuvaletin kapısı alttan yarıya kadar vücutlarını kapatıyormuş. Yani üst kısımları açıkta kalıyor ve herkes tuvalette sizi görebiliyor. Tuvaletin temizliğini görevliler yapıyormuş ancak o kadar kalabalık nüfus nedeniyle hiç temiz kalmadığını söyledi.
Görevliler bir camın ardından içeridekileri izliyormuş. Yemek olarak da bazen elma, bazen hamburger verilmiş ve hiç düzenli bir periyod uygulanmamış. Su ise ilk gün küçük bir pet şişe verilmiş, sonraki günler 2 şişeye çıkarılmış. Sadece ciddi sağlık sorunu olanlara yardımcı olmuşlar.
Kendisi burada 5 gün tutulmuş. 5. günün sonunda devamlı artan nüfus sayısı 300'e ulaşmış. Orada 14 gündür kalan insanlarla tanışmış. Çocuklu ailelerin 3-4 günde çıkarıldığını, fakat bekar ya da çocuksuz çiftlerin daha uzun süre bekletildiğini söyledi. Her gün görevliler tarafından isimleri okunan kişiler bu kamp alanından çıkarılıyormuş. O sebeple herkesin isminin okunacağı günü sabırsızlıkla beklediğini iletti.
5. günün sonunda o da bir grup insanla birlikte bileklerinde plastik kelepçeler ile farklı bir kamp alanına nakledilmiş. Tabii bu arada her iki kamp alanı da Meksika sınırlarına dahil yerler. Burada da tekrar üzerlerindeki kıyafetler çöpe atılmış. Standart mahkum kıyafetleri verilmiş. Yanlarındaki paraları sisteme kaydedilip ellerinden alınmış. Buranın kamp değil bir hapishane olduğunu söyledi.
KAMPLARDA NELER YAŞADI?
Kendisini ilk karşılayan polislerden tutun da bu hapishaneye kadar hiçbir polisin kaçaklara kötü muamele yapmadığını ifade etti. Onları grup halinde bir odaya alıp 1 hafta boyunca karantinada tutmuşlar. Bu süreçte maalesef gün ışığını bile görme şansları olmamış.
Karantina bittikten sonra, onları 30'ar kişilik odalara almışlar. Buradaki nüfus neyse ki 30'u geçmiyormuş. Buranın bir güzel yanı da haftada 13 defa 10'ar dakika telefon hakkı tanınması olmuş. Merak içinde bekleyen ailesiyle nihayet irtibat kurabilmiş.
Bu arada Meksika'ya kendisini getiren şebeke ona ekstra 2.500 dolar karşılığı bir de sponsor ayarlamış. Çünkü bu hapishanedeki karantina süreci bittikten sonra sponsoru işi ticarete dökmeyip sağlam olan kişilerin 7. günden sonra çıkrılmaya başladığını söyledi. Ancak tabii ki ona ayarlanan sponsor para karşılığı birçok kişiye sponsor olduğu tespit edilen bir şahıs oduğundan bizim konuğumuz çıkarılmamış.
5 gün diğer kampta kaldıktan sonra bu hapishanede de 22 gün boyunca tutulmuş. 22 günün sonunda gece yarısı kendisiyle birlikte 8 kişi ile covid testi verdikten sonra başka bir yere nakil edilmek üzere araca bindirilmiş. Fakat 22 gün önce üzerinden çıkarıp çöpe atılan kıyafetleri aynen kirli şekilde iade edilmiş. Üzerlerinde kirli kıyafetler, ellerinde ve ayaklarında kelepçeler ile totalde farklı hücrelerden toplam 27 kişi 8 saat süren bir yolculuktan sonra New Mexico'da başka bir kamp alanına götürülmüşler.
Yine burada da kayıtları yapılmış. Paraları sisteme kaydedilmiş. Kıyafetleri atılıp yeni kıyafetler verilmiş. Burada da 10 gün karantinada tutulmuşlar ve bu süreçte yine gün ışığını bile görememişler. Tıpkı hapishane filmlerinde olduğu gibi tek kişilik ve iki kişilik hücrelerde tutulmuşlar. Kapılar belli saatlerde otomatik aynı anda açılıp belli saatlerde de sayım yapıldıktan sonra kilitleniyormuş. Hücrelerde tuvalet ve banyo bulunuyormuş ve temizliğini kendileri yapıyormuş. Bu açıdan burada biraz daha rahat ettiğini söyledi. Ancak yemek olayı yine de kötüymüş. En azından sisteme kayıtlı paraları ile kantinden bir şeyler sipariş etme şansları olmuş.
Diğer hücrelerde kalanlarla camlardan birbirlerine yazılar göstererek iletişime geçtiğinde buradan çıkmak için bond ödemesi gerektiğini öğrenmiş. Diğer hapishanedeki gibi sponsoru iyi olsa bile bond ödemeden çıkma şansı olmadığını söylemişler. Kendisinden sorumlu ICE polisine bunu sorduğunda gerçekten de davasına bakacak olan hakimin sponsorunu aramasını söylerse ancak o zaman arayabileceğini onun dışında aramayacağını öğrenmiş.
O zaman gerçekten çok ümitsizliğe kapıldığını söyledi. Çünkü orada 150-170 gündür bu kamp alanlarını dolaşan insanlarla karşılaşmış. Psikolojik olarak çöktüğünü hissetmiş. Deport istediği halde 2 aydır halen bekletilen insanlarla da karşılaşınca bir ara ümidini yitirdiğini söyledi.
10 günlük karantina sürecinin ardından onları hücrelerden alıp ayrı bir odaya koymuşlar. Burada yine yanyana ranza sistemi varmış. Bu kamp alanına 28 Nisan 2022 günü gelmiş ve ilk mahkemesi 9 Mayıs 2022 gününe verilmiş. Bond ödeyecek ve avukat tutacak maddi gücü olmadığından endişeli bir bekleyiş başlamış. En düşük bond bedelinin 8.000 dolardan başladığını söyledi. 3.000 doları avukat alıyormuş geri kalanı bond bedeli imiş. Bu tabii hakimin insafına kalmış bir rakam.
KÜRT OLDUĞU İÇİN İLTİCA ETMEYE KARAR VERDİ!
Ondan günler önce mahkemeye çıkan bir arkadaşının tavsiyesiyle iltica etmeye karar vermiş. O ana kadar bunu hiç düşünmediğini söyledi. Avukat tutacak ve bond ödeyecek maddi gücü olmadığından o da bu seçeneği değerlendirmiş. Ayın 9'unda çıktığı ilk mahkemede hakime iltica etmek istediğini belirtince kendisine iltica formu verilmiş ve ayın 16'ındaki mahkemede teslim etmesi söylenmiş.
O da İngilizce bilmediğinden ICE polisi aracılığıyla formu eşine dijital ortamda ulaştırıp İstanbul'da yeminli tercüman aracılığıyla formu doldurup ikinci mahkemeye çıkmış. İltica etmek için mutlaka geçerli ve gerçek bir sebep göstermesi gerektiğinden o da Bingöl'den Kürt vatandaşı olmasını fırsat olarak kullanmış. Çünkü Amerika'da Kürt olduğunuzu söylediğinizde avantajınız artıyor.
Mahkemenin çok kalın sayfalar dolusu Türkiye'de Kürt sorunu yaşandığına ve hatta ayrı bir dosyada da ekonomik sorun yaşandığına dair belgeler sunduğunu söyledi. Yani ABD'li yetkililer Türkiye'de olup biten her şeyi biliyorlar dedi.
O da 12 numara Bingöl plakalı otomobilinde Kürtçe şarkı dinlerken aracına saldıran kişilerin camlarını kırdığını aracına ve kendisine zarar verdiğini anlatmış. Daha önce bu olayı başka bir yerde değerlendirdiği için mail kutusunda fotoğraflar olmasından faydalanarak eşinden bu fotoları istemiş ve mahkemeye delil olarak sunmuş.
Hakim, tek celsede ilticasını onaylamış. Ailesini getirmek için işlemlere başlayabileceğini söylemiş. Hiçbir suça karışmamasını öğütlemiş.
Bizim konuğumuz şanslı bir örnek. Şanslı olduğunun o da farkında. Karşısına çıkan hakimin çok anlayışlı ve vicdanlı olduğunu söyledi. Bu sayede bond bile ödemeden tek celsede iltica hakkı almış. Oysa ki çocukları olduğu halde bunu başaramayan birçok insan olduğunun da bilincinde.
Herkesin şansı bu kadar yağver gitmeyebilir. Bu nedenle kimseye kaçak yolla giriş yapmayı tavsiye etmiyor. Kendisini kaçak geçiren şebekenin üstün körü bilgi verdiğini, bu kadar meşakkatli ve zor olacağından bahsetmediğini anlattı.
Konuğumuz bu röportajı yaptığımızda sadece 1 haftadır dışarıda özgürlüğüne kavuşmuştu. Göçmenlik ofisine başvuru süreciyle ilgileniyordu. Bir an önce Green Card'ını alıp yasal olarak çalışmak ve ailesini yanına getirtmek için kolları sıvadı.
Biz de ABDPOST.COM ekibi olarak kimseye kaçak geçmeyi tavsiye etmiyoruz. Bizim amacımız kartellerin insanlara eksik bilgi verdiğini, sürecin aslında çok daha tehlikeli ve zor olduğunu, hatta çoğu zaman imkansız olduğunu anlatmak.
YORUMLAR