"Amerika İle Tek Ciddi Sorunumuz Demokrasi Olur"
Prof. Dr. Mensur Akgün ile Amerika Birleşik Devletleri'nde son günlerde yaşanan gelişmeleri ve Joe Biden'ın başkanlığını konuştuk. Akgün, ABDPOST.COM Editörü İlknur Yılmaz'ın ABD siyasetine dair sorularını yanıtladı. 3 Kasım seçimlerinin sonuçlarına Donald Trump'ın yaptığı itirazlardan, 6 Ocak'ta Trump destekçileri tarafından ABD Kongresi'nin basılmasına kadar birçok konuyu Akgün ile konuştuk. İşte detaylar...

Prof. Dr. Mensur Akgün, ABDPOST.COM Editörü İlknur Yılmaz'ın, Amerika Birleşik Devletleri'nde yaşanan gelişmelerin Uluslararası ilşkilere nasıl yanısyacağına dair sorularını yanıtladı.
Trump'ın dönemi bırakmak istememesiyle gerilimli bir dönem yaşandığını söyleyen Akgün, 6 Ocak’ta yaşanan Kongre baskını için 1812 yılından bu yana ABD tarihinde şahit olunan en büyük olay diye söz etti. Bu baskına teşvik edenin Amerikan Başkanı Donald Trump olduğunu söyleyen Akgün, Biden’ın yemin töreni hakkındaki sözlerine şöyle devam etti:
"Bundan önceki başkanlara nasip olmayan binlerce asker, podyumun etrafını sarmış bir şekilde bekledi. Değişik bir devir teslim töreni oldu. Başkan birlik vurgusu yaptı. Demokrasi vurgusu yaptı. Gerçekten Amerika’nın demokrasiye son zamanlarda ihtiyacı olduğu belli oldu. Demokrasi vurgusu yaptı ama tabi ki dış politika konusunu konuşmadı. Ama biz üç aşağı beş yukarı dış politikada nelerin olabileceğini görebiliyoruz. En önemli gelişme ve bizi doğrudan ilgilendirecek dış politika var. Çünkü 10 tane gündem maddesi var, ilk 100 gün içinde yapacağı söylenen ama 10 gündem maddesinin çoğu iç politikaya ve içerdeki sorunlara yönelik gündem maddeleri. Ekonomik krizin atlatılması, korona meselesi bir de en önemlisi iklim krizi var. İklimle ilgili olarak çok büyük bir hassasiyet göstereceği söyleniyor. Bunun tabi etkisi çok büyük bir olasılıkla petrol fiyatları üstünde olur."
"Dış politikada ise önceliği bana kalırsa İran ile olan ilişkilere verecek. İran ile Temuuz 2015’te beş artı bir ve İran karşılıklı olarak Nükleer silah yapımına yarayacak malzemenin zenginleştirilmesinin önüne geçecek olan bir uzlaşma metni imzalamıştı. Ancak bunun tabi ki karşılığında da İran’a yapılan ambargolar kaldırılacaktı. İsrail buna karşıydı. Netanyahu yönetimi... Trump iş başına gelince İran’a yeni yaptırımlar uygulamaya başladı. Bu İran ile Amerika Birleşik Devletleri arasında olduğu kadar dünyada da ve bu bölgede de ciddi krizlerin sarsıntıların oluşmasına yol açtı. Bugünden yarına İran sorununun çözüleceğini söylemek gerçekçi olmaz. İran da yeni koşullar eminim ki ortaya sürecektir. Bir şekilde müzakere edecekler. Bunun sonucunda hem İran’ı hem Amerika’yı ve en önemlisi de bütün dünyayı tatmin edecek bir bulunacaktır diye düşünüyorum."
“Türkiye İsterse S400 Sorununa Çözüm Bulabilir”
"Türkiye ve Amerika ilişkileri gergin. Pek çok alanda sorunlarımız var. Onlar açısından bir S400 sorunu var. Bizim için bir F35 sorunu var. Ama aynı zamanda müttefiklik meselesi gündeme geldi. Türkiye Amerika’nın ne kadar iyi bir müttefiki diye sorgulamaya başladılar. Sanıyorum bu iktidar sırasında da bu sorgulama devam edecek. Türkiye’ye zarar veren bir terör örgütünün yan kuruluşuna bile bile Suriye’de veya başka bir yerde destek vermemesi gerektiği bir şekilde hatırlatılmak zorunda. Bazılar S400’ler ile F35’ler arasında bir denge kuruyor ama asıl denge müttefiklik üzerinden kurulacaksa Suriye ile S400’ler arasında olmalı. Türkiye isterse S400 sorununa bir çözüm bulabilir. Her an aktive etmek zorunda değil."
“Türkiye'nin Yaşayacağı Sorun İnsan Hakları ve Demokrasi Konusunda Olacak”
Peki Joe Biden’ın Türkiye’ye Bakışı Ne Olur?
"Joe Biden uzun yıllar diplomasi yapmış bir insan. Diplomat değil ama Dış İlişkiler Komitesi’nde çalışmış, devletin ve devletlerin nasıl işlediğini bilen, son derece realist ve aynı zamanda başkan yardımcılığı da Obama döneminde yapmış olan bir isim ve Türkiye’ye yakından tanıyor. Hem iktidarı yakından tanıyor hem muhalefeti yakından tanıyor. Hatta Sivil Toplum Örgütleri’nin temsilcilerini de yakından tanıyor. Dolayısıyla Biden Türkiye’yi realist bir şekilde değerlendirecektir. Amerika’nın çıkarları çerçevesinde görecektir. Yakın bir gelecekte eğer bizden kaynaklanan Amerika ile ilişkilerde bir gerilim yaşanmazsa, Biden çok büyük bir olasılıkla Türkiye’yi büyük vizyonunun içerisine oturtacaktır. O da Çin ile olan ilişkiler, Rusya ile olan ilişkiler anlamında Türkiye’nin rolü tekrardan tartışılır hale gelecektir. Dolayısıyla Türkiye’nin hem bu dönemi ilişkileri yumuşatarak geçirmesi gerekecek, hem de sorunları mümkün olduğu kadar alttan alarak, tırmandırmayarak geçirmesi gerekecek. Ben bu iradeyi Ankara’da iktidar bloğunda görüyorum. Bir tek ciddi yaşayabileceğimiz sorun insan hakları ve demokrasi konusunda olacak. Çünkü Biden bir demokrasi manifestosu ile geliyor. Çok büyük bir olasılıkla Trump’tan farklı bir şekilde müzakere edecek olan bir lider karşımızda olacak."
“Trump da Yenildiği Biliyordu Ama Yenilgiyi Kabul Etmiyordu”
Amerika Birleşik Devletleri’nde Joe Biden dönemi başladı. Çok sancılı bir seçim sürecinden geçerek başkanlık koltuğuna oturdu Joe Biden. Çünkü Trump seçimin yapıldığı 3 Kasım tarihinden Beyaz Saray’dan ayrıldığı güne kadar tüm itirazlarını sürdürdü. Trump ne yapmak istedi? Gerçekten hakkı yendi mi?
"Sanıyorum o da yenildiğini biliyordu ama yenilgiyi kabul etmiyordu. Trump iş insanlığından da gelen bir tecrübeyle yenilgiyi hiçbir zaman kabul etmemenin, amiyane tabiriyle kuyruğu dik tutmanın siyasette fayda getireceğini görüyor. Florida’da karşılanmasına baktığınızda bir kahraman olarak karşılanıyor. Amerika hala bölünmüş. Yüzde elliye yakın bir kesim Cumhuriyetçilerde. Bunların arasında silahlı gruplar da var. Kabul etmek zorundayız. Dolayısıyla kendini garanti alan bir teşebbüs içerisine girdi. Trump yargılanır mı? Yargılanabilir tabi. Ama Senato’dan bir daha başkan olmaması gibi bir karar çıkması hiç de kolay gibi gözükmüyor. Azil sürecinin sona ermesi bitmesi kolay gözükmüyor. O yine Cumhuriyetçi parti içerisindeki ağırlığını sürdürerek bir sonraki seçimlere hazırlanmaya çalışacaktır. Tabi ki biyolojik ömrü yeterse."
Söylediğiniz gibi silahlanmalar oldu. 6 Ocak’ta kanlı bir kongre baskını yaşandı. Amerika Birleşik Devletleri Kongresi’nde Joe Biden’ın Başkanlığının resmileşeceği gün, Trump destekçileri Kongre salonunu bastı. Kongre’ye yönelik baskın neydi? Nasıl buna müsaade edildi? Çünkü Amerika’da dünyanın birçok yerinde darbeleri organize ediyor. Tüm sosyal medya platformlarından bizi izliyor. Hatta Türkiye’de mangal partilerimizi izleyip ne yapacak diye espri konusu olmuştu sosyal medyada. Kısacası her şeyi bilen, izleyen, gören Amerika nasıl Kongre baskınını bilemedi? Görüntülerden izledik 3-5 tane polis 10 binlerce kalabalığı durdurmaya çalıştı. Komik görüntüler ortaya çıktı. CIA, böyle bir şey olacağını bilmiyor muydu? Yoksa birileri buna göz mü yumdu?
"Her ikisi de bir olasılık ama doğrusunu isterseniz araştırma yapılıyor. Basına yansıyan ve benim okuduğum kapsamlı bir şey yok ama hepsi olabilir. Birileri buna tolerans göstermiş olabilir. Müsaade etmiş olabilir. Ne olursa olsun 4 yıldır iş başında. Trump’ı kurtarıcı olarak gören insanlar var. Bir de şunu unutmamak lazım. Evet dediklerinizin hepsi doğru. Amerika neredeyse hapişrsak her şeyi takip ediyor. Belki bu yayınları bile Big DATA dedikleri çanağın içerisine alıp değerlendiriyorlar. Bilgisayardan geçiriliyor. İçeriğe yönelik olarak çok fazla tedbirleri yok. Kaideden gelebilecek potansiyel bir saldırıyı takip ediyor olabilirler. Uç noktalarda olan kendi vatandaşlardan gelecekleri takip ediyor olabilirler ama bu tür yani tırnak içinde söylüyorum ana akım şeyleri takip etmiyor olabilirler. Ben bunu Amerika’yı aklamak için söylemiyorum. Sadece bir olasılık olarak söylüyorum. Ama diğeri de mümkün tabi ki."
Bu savaş kimin savaşı? Biden küreselci, Trump ulusalcı mı gerçekten?
"Joe Biden, iktidarı elinde tutmak için daha çok ezilen özellikle son dönemde küreselleşme, birtakım endüstrilerin Amerika dışına kaymasının sonucunda işlerini kaybedenlerin oylarına talipti. Öteki ise daha küreselleşmeci Amerika’nın kuruluşundan bu yana savaş sırasında kurguladığı düzeni ve normları koruyacak mahiyette bir politikayla iktidara talip oldu ve çok büyük bir olasılıkla bu politikayı uygulayacak ama dayandıkları kesimler farklı olmakla birlikte ikisinin de Amerika’nın çıkarları söz konusu olduğunda davranışları çok farklı olmayacaktır."
Ayrıca Trump’ın bundan sonraki hamlelerine dair görüşlerine bildiren Akgün, Amerika’yı nasıl bir gelecek beklediğini anlattı. George Floyd olaylarının ardından yaşanan yağma olaylarını değerlendiren Akgün, siyahilere potansiyel suçlu olarak bakıldığını belirtti.
Röportajın Tamamı İçin:
YORUMLAR