ABD'ye Evlatlık Verilen Ablasını Arıyordu!
40 yaşındaki Necati Güngül 32 yıl önce Amerika'da bir aileye evlatlık verilen ablasını tv programlarına çıkarak arıyordu. Acı sonla biten hikaye ilginizi çekecek!

21 Kasım 2020 - 19:46
Hikaye şöyle gelişmiş: Ayrılan anne baba aralarında anlaşamayınca iki kardeş şu an Keçiören Çocuk Yuvası olan o zamanlar Atatürk Çocuk Yuvası diye geçen kuruma verilmişler. Ablası 1980 kendisi 1978 doğumlu olan Necati Bey daha sonra ablasından ayırılarak 5 yaşındayken Ayaş Çocuk Yuvası'na gönderilmiş. O zamanlar 2. sınıfa giderken kaldığı yurdun hocaları bir gün Necati Bey'i okula göndermemişler ve o gün bir araçla ablasını yanına getirmişler. Meğer o gün ablasından temelli ayrılacağı günmüş. Ablası kendisine evlatlık verildiğini ve Amerika'ya gideceğini söyleyip veda etmiş. İki kardeş sarılıp ağlaşmışlar. Ablası araca binip giderken arkasından baka kalmış. Araçta Amerikalı insanların da olduğunu hatırlayan Necati Bey tüm bunları gözyaşları içinde anlatıyor.
Hikaye bununla da bitmiyor. Geride kalan Necati Bey'i o zaman Saray Çocuk Yuvası'na nakil etmişler. O zamanlar anne babasını tanımadığını belirtiyor Necati Güngül, çünkü bebekken yuvaya verildiğini söylüyor. 3. sınıfta öğretmeni anne babasının adını sorduğunda 'Devlet' diye cevap verdiğini çünkü anne ve babasını hiç tanımadığını ifade ediyor.
9-10 yaşlarında ilk defa annesi kendisini yurda görmeye geldiğinde reddettiğini anlatıyor. Beni bu yaşa getiren Devlet demiş. Annesi defalarca girişimde bulunmasına rağmen reddetmiş. Kısa bir süre sonra da babası çıkıp gelmiş. Fakat babasını da reddetmiş. Daha sonra yetiştirme yurduna gitmiş. Dersleri oldukça kötü olduğu için okuldan alınıp sanayi sitesine çırak olarak verilmiş yurt hocası tarafından. O zamanlarki yurt koşullarının
şimdiden çok farklı olduğunu söyleyerek çok dayak yediğini anlatıyor.
Ancak yaşı ilerledikten sonra anne ve babasıyla görüşmeye başlamış fakat hiç affetmemiş Necati Bey. Babasına neden ablasını evlatlık vermeyi kabul ettiğinin hesabını sormuş çünkü evrakta babasının imzası varmış. Aslında yurda verilme sebepleri, mahkeme velayetlerini babaya verdiği halde baba bakamadığı için yurda verilmelerinin uygun görülmesiymiş.
Yurttan sonra işe giren Necati Bey hep yurttaki gibi dayak yiyeceğini düşünerek endişe duyduğunu anlatıyor. Çünkü anne baba sevgisini hiç tatmadığını ifade ediyor. Fakat şans burada yüzüne gülmüş Necati Bey'in. Çalıştığı kurumdaki herkesten Allah razı olsun diye bahsediyor. Anne baba sevgisini orada tattığını söylüyor.
Askerden geldiğinde kız istemeye gideceği zaman anne babası yerine çalıştığı dairedeki arkadaşlarıyla gitmiş. Düğünde takı merasiminde hiçbir akrabasının olmaması canını acıtmış. Fakat 27 yıl sonra ilk defa dayısıyla tanışmış. Çünkü dayısı da annesi ile küsmüş ayrıldığı zaman. Dayısının oğlu ve kızının da emniyet müdürü olduğunu söyleyen Necati Bey artık dayısının kendisine babalık ettiğini belirtiyor. Onlarla güzel bir bağ kurmayı
başarmış.
Şimdi kendisinin bir kızı ve oğlu olduğunu söyleyen Necati Bey, Allah'tan önce bir kız evlat dilemiş. Çünkü içinde hiç dinmeyen o abla hasretinden ötürü kızı olursa ablasının adını vermek istemiş. Gerçekten de kızı olunca ablasının adını vermiş. "Ablama hiç sarılamadım, onun yerine kızıma sarılıyorum" diye bahsediyor. Kendi çocukluğunu hiç yaşamadığı için çocuklarına çok düşkün olduğunu ifade ediyor.
Arkasında aile desteği olmadan yuva kurduğu için geçinmekte zorlandığını anlatan Necati Bey, evi arabası olmadığını belirtiyor. Eşinin de kapıcılık yaparak destek verdiğini ekliyor. Bayramlarda el öptürecek kimsesi olmadığı için çocuklarına bu duyguyu yaşatamamak içinde yer etmiş adeta. "Eğer ablam olsaydı o bana annelik ederdi" diye düşünüyor.
Ablasına ulaşmaya çalışan Necati Bey resmi mercilerden ablası isterse bilgilerini verebilecekleri cevabını alıyormuş. Müdürünün müracaatı sayesinde Gerçeğin Peşinde programına ulaşmış.
Araştırmaları sonucunda ablası Esra'yı Amerikalı bir pilotun evlat edindiğini öğrenmiş. Mahkeme açacak parası da olmadığından devamını getirememiş.
Programdaki uzmanlar ise o dönemler kesinlikle yabancı uyruklu birisine evlatlık vermenin mümkün olmadığını bu sebeple alan kişilerin Türk asıllı olabileceğini düşünüyorlar. Devletin de periyodik olarak bilgi aldığını söylüyorlar.
Fakat daha sonra Esra Erol'un programına da çıkan Necati Gülgün burada sonuca ulaşıyor. Maalesef ablası Esra'nın da kaderi pek yüzünü güldürmemiş. Evlatlık alan ailede annenin psikolojik sorunları nedeniyle şiddet uygulamasından ötürü baba şikayet edince Amerika devleti Esra Evans'ı ellerinden alıp başka bir koruyucu ailenin yanına vermiş.
Burada da soyadı Shatto olarak değişmiş. Hakkında bilinenler hiç evlenmediği ama ayrı babalardan 3 tane çocuğu olduğu. Ve maalesef lupus hastalığı nedeniyle 2012 yılında vefat ettiği. Ne acıdır ki Necati Bey'in de 2012 yılınd kızı doğmuş ve ablasının adını vermiş.
Necati Bey bu acı gerçeği öğrenince yıkılıyor. Yeğenlerinden gelen mektuba göre ablası da kendisini hiç unutmamış. Çok zor zamanlar geçirmese kesin o da kardeşini ararmış. Hep Türk olduğundan bahsedermiş. Boynunda bir ay yıldız dövmesi varmış. Ve son olarak yeğenleri bir an önce dayılarıyla tanışmak istediklerini söylemişler.
Tüm detayları aşağıdaki videolardan izleyebilirsiniz.
KAYNAK: Gerçeğin Peşinde, Esra Erol'da
Hikaye bununla da bitmiyor. Geride kalan Necati Bey'i o zaman Saray Çocuk Yuvası'na nakil etmişler. O zamanlar anne babasını tanımadığını belirtiyor Necati Güngül, çünkü bebekken yuvaya verildiğini söylüyor. 3. sınıfta öğretmeni anne babasının adını sorduğunda 'Devlet' diye cevap verdiğini çünkü anne ve babasını hiç tanımadığını ifade ediyor.
9-10 yaşlarında ilk defa annesi kendisini yurda görmeye geldiğinde reddettiğini anlatıyor. Beni bu yaşa getiren Devlet demiş. Annesi defalarca girişimde bulunmasına rağmen reddetmiş. Kısa bir süre sonra da babası çıkıp gelmiş. Fakat babasını da reddetmiş. Daha sonra yetiştirme yurduna gitmiş. Dersleri oldukça kötü olduğu için okuldan alınıp sanayi sitesine çırak olarak verilmiş yurt hocası tarafından. O zamanlarki yurt koşullarının
şimdiden çok farklı olduğunu söyleyerek çok dayak yediğini anlatıyor.
Ancak yaşı ilerledikten sonra anne ve babasıyla görüşmeye başlamış fakat hiç affetmemiş Necati Bey. Babasına neden ablasını evlatlık vermeyi kabul ettiğinin hesabını sormuş çünkü evrakta babasının imzası varmış. Aslında yurda verilme sebepleri, mahkeme velayetlerini babaya verdiği halde baba bakamadığı için yurda verilmelerinin uygun görülmesiymiş.
Yurttan sonra işe giren Necati Bey hep yurttaki gibi dayak yiyeceğini düşünerek endişe duyduğunu anlatıyor. Çünkü anne baba sevgisini hiç tatmadığını ifade ediyor. Fakat şans burada yüzüne gülmüş Necati Bey'in. Çalıştığı kurumdaki herkesten Allah razı olsun diye bahsediyor. Anne baba sevgisini orada tattığını söylüyor.
Askerden geldiğinde kız istemeye gideceği zaman anne babası yerine çalıştığı dairedeki arkadaşlarıyla gitmiş. Düğünde takı merasiminde hiçbir akrabasının olmaması canını acıtmış. Fakat 27 yıl sonra ilk defa dayısıyla tanışmış. Çünkü dayısı da annesi ile küsmüş ayrıldığı zaman. Dayısının oğlu ve kızının da emniyet müdürü olduğunu söyleyen Necati Bey artık dayısının kendisine babalık ettiğini belirtiyor. Onlarla güzel bir bağ kurmayı
başarmış.
Şimdi kendisinin bir kızı ve oğlu olduğunu söyleyen Necati Bey, Allah'tan önce bir kız evlat dilemiş. Çünkü içinde hiç dinmeyen o abla hasretinden ötürü kızı olursa ablasının adını vermek istemiş. Gerçekten de kızı olunca ablasının adını vermiş. "Ablama hiç sarılamadım, onun yerine kızıma sarılıyorum" diye bahsediyor. Kendi çocukluğunu hiç yaşamadığı için çocuklarına çok düşkün olduğunu ifade ediyor.
Arkasında aile desteği olmadan yuva kurduğu için geçinmekte zorlandığını anlatan Necati Bey, evi arabası olmadığını belirtiyor. Eşinin de kapıcılık yaparak destek verdiğini ekliyor. Bayramlarda el öptürecek kimsesi olmadığı için çocuklarına bu duyguyu yaşatamamak içinde yer etmiş adeta. "Eğer ablam olsaydı o bana annelik ederdi" diye düşünüyor.
Ablasına ulaşmaya çalışan Necati Bey resmi mercilerden ablası isterse bilgilerini verebilecekleri cevabını alıyormuş. Müdürünün müracaatı sayesinde Gerçeğin Peşinde programına ulaşmış.
Araştırmaları sonucunda ablası Esra'yı Amerikalı bir pilotun evlat edindiğini öğrenmiş. Mahkeme açacak parası da olmadığından devamını getirememiş.
Programdaki uzmanlar ise o dönemler kesinlikle yabancı uyruklu birisine evlatlık vermenin mümkün olmadığını bu sebeple alan kişilerin Türk asıllı olabileceğini düşünüyorlar. Devletin de periyodik olarak bilgi aldığını söylüyorlar.
Fakat daha sonra Esra Erol'un programına da çıkan Necati Gülgün burada sonuca ulaşıyor. Maalesef ablası Esra'nın da kaderi pek yüzünü güldürmemiş. Evlatlık alan ailede annenin psikolojik sorunları nedeniyle şiddet uygulamasından ötürü baba şikayet edince Amerika devleti Esra Evans'ı ellerinden alıp başka bir koruyucu ailenin yanına vermiş.
Burada da soyadı Shatto olarak değişmiş. Hakkında bilinenler hiç evlenmediği ama ayrı babalardan 3 tane çocuğu olduğu. Ve maalesef lupus hastalığı nedeniyle 2012 yılında vefat ettiği. Ne acıdır ki Necati Bey'in de 2012 yılınd kızı doğmuş ve ablasının adını vermiş.
Necati Bey bu acı gerçeği öğrenince yıkılıyor. Yeğenlerinden gelen mektuba göre ablası da kendisini hiç unutmamış. Çok zor zamanlar geçirmese kesin o da kardeşini ararmış. Hep Türk olduğundan bahsedermiş. Boynunda bir ay yıldız dövmesi varmış. Ve son olarak yeğenleri bir an önce dayılarıyla tanışmak istediklerini söylemişler.
Tüm detayları aşağıdaki videolardan izleyebilirsiniz.
KAYNAK: Gerçeğin Peşinde, Esra Erol'da
YORUMLAR