ICE Polisi Tarafından Gözaltına Alınan Emanet Ailesi ABDPost'a Samimi Açıklamalarda Bulundu: Türklerden değil, Amerikalılardan destek gördük!
Yaklaşık 17 yıl önce Amerika Birleşik Devletleri'ne yerleşen Emine ve Celal Emanet çifti, 10 yılı aşkın süredir devam eden Green Card başvuruları sonuçlanmadan, ICE Polisi tarafından gözaltına alındı. New Jersey'de işlettikleri restoranda ICE baskınına uğrayan ve zorlu süreç geçiren Emine ve Celal Emanet çifti, yaşadıklarını ABDPost New York Temsilcisi Özlem Özgüt Yörekli'ye anlattı.
Yaklaşık 17 yıl önce Din Görevlisi Vizesi (R1) ile Amerika Birleşik Devletleri’ne yerleşen Emine ve Celal Emanet çifti, 10 yılı aşkın süredir devam eden Green Card başvuruları sonuçlanmadan, ICE Polisi tarafından düzenlenen operasyonla gözaltına alındı. Olay, sadece göçmenlik sistemine dair ciddi soruları gündeme taşımakla kalmadı; aynı zamanda bir toplumun sahiplenme gücünü ve vicdani refleksini tüm açıklığıyla ortaya koydu.
New Jersey’de işlettikleri restoranda ICE baskınına uğrayan ve zorlu süreç geçiren Emine ve Celal Emanet çifti, yaşadıklarını ABDPost New York Temsilcisi Özlem Özgüt Yörekli’ye anlattı.
Huzurlu Bir Sabah, Korkunç Bir Anıya Dönüştü: Emanet Çifti Ters Kelepçeyle Götürüldü
25 Şubat sabahı, New Jersey’nin Haddon Township kasabasındaki Jersey Kebab restoranına 6-7 kişilik özel teçhizatlı bir ICE ekibi baskın düzenledi. Hiçbir uyarı yapılmadan, sabahın erken saatlerinde kapıdan içeri giren özel donanımlı ICE ekibi, Jersey Kebab'ın huzurlu atmosferini bir anda altüst etti. Ramazan hazırlıkları, yeni kurulan ızgara, 30 kişilik catering siparişi... Her şey yarım kaldı. Emanet çifti, bir anda ters kelepçeyle gözaltına alındı. Olay, Haddon Township gibi küçük ve birbirine sıkı bağlı bir kasabada adeta infial yarattı.
Emine ve Celal Emanet çifti, herhangi bir direniş göstermeden, sessizlik içinde ters kelepçeyle gözaltına alındı. Aynı merkeze götürülmelerine rağmen, bilinçli bir şekilde ayrı araçlara bindirildiler.
Polislerin ifadelerine göre, Emanet ailesine yönelik ICE baskını bir şikayet üzerine yapıldı. Görevli polisler, baskınların rutin bir denetim değil, doğrudan gelen bir ihbar sonucu gerçekleştirildiğini belirtti.
ICE Memurlarından Emanet Ailesine Vicdanlı Yaklaşım
Tüm yaşananların ortasında, görevli polis memurlarının sergilediği insani tutum, olayın en çarpıcı yönlerinden biri olarak öne çıktı. Emine Emanet’in bileğine takılan ters kelepçe, yalnızca fiziksel değil, manevi bir yük de taşıyordu. Acısını dile getirdiğinde, görevli polisler bu feryada kayıtsız kalmadı. Araçtan inen bir memur, sessizce kelepçeyi çözdü ve önden yeniden taktı. Yaşanan mağduriyetin ortasında, görevini yerine getirirken vicdanını da kaybetmeyen bu insanların tavrı, Emanet ailesi için unutulmayacak bir insani dokunuş olarak hafızalara kazındı.
Hiçbir Sabıkası Olmayan Emanet Çifti, Saatler Süren Sorguya Alındı
Ramazan hazırlıkları ile başlayan günün ilerleyen saatlerinde Emanet çifti, kendilerini bir ICE merkezinin sorgu odasında buldu. Kimlik bilgileri, iş yerinin detaylı görüntüleri, ev adresi... Görevlilerin elinde her şey vardı. Her adımları, her belgesi zaten takip edilmişti.
Tüm bu işlemler boyunca Emine Hanım’ın zihninde tek bir düşünce vardı: “Biz ne yaptık?” Hiçbir sabıkaları yoktu. Ne yasa dışı bir eylemleri, ne de eksik bir beyanları. Onların tek “suçu”, uzun süredir sonuçlanmayan göçmenlik başvurularının arasında sıkışıp kalmış olmalarıydı.
“Parmak izimizi, fotoğraflarımızı aldılar,” diyor ABDPost’a konuşan Emine Hanım, hâlâ inanamaz bir ses tonuyla. “Soy ağacımıza kadar bilgi topladılar. Oysa biz sadece sessizce yaşayıp evimizi ayakta tutmaya çalışan insanlardık.”
"Bugün En Çok Size Üzüldük"
Yaklaşık üç saat süren sorgulamanın ardından önce Celal Emanet’in tutuklanmasına karar verildi. Ancak ailenin tüm maddi sorumluluğu onun üzerindeydi. Bu tablo göz önünde bulundurularak karar değiştirildi ve Celal Bey’e elektronik kelepçe takılarak şartlı tahliye sağlandı. Oysa o, kendi özgürlüğünden çok eşinin akıbetini dert ediyordu.
Emine Emanet ise sorgu süresi boyunca bir umut ışığı aradı. Sessizce beklediği haber sonunda gelmişti: Serbest bırakılacaktı. Ancak o sevinç, bir anda yerini kırgınlığa bıraktı. Bir görevli, gözleri dolu dolu, yüzü mahcup bir ifadeyle yaklaştı ve sesi titreyerek şu cümleyi kurdu: “Hanımefendi, aslında sizi serbest bırakacaktık… Ama karar değişti. Şimdi sizi alacağız. Eşinizi bırakıyoruz.”
O anın yükü yalnızca Emine Hanım’ın omuzlarına değil, Celal Bey’in yüreğine de çöktü. Gözlerinin önünde eşinin tutukevine gönderildiğine tanıklık eden Celal Emanet’in yüzü bembeyaz kesildi, elleri titredi. Emine Hanım’ın belleğinde en çok iz bırakan cümle ise, o dakikada başka bir görevlinin sessizce Celal Bey’e söylediği şu söz oldu: “Bugün en çok size üzüldük.”
16 Gün Boyunca Özgürlüğünden Mahrum kaldı
Emine Emanet için yol daha zorluydu. Gözaltına alınarak göçmen tutukevine gönderildi ve burada tam 16 gün boyunca özgürlüğünden mahrum kaldı. Ne haklarında bir suçlama vardı ne de bir sabıka kaydı.
O sabah gözaltına alındığı anı tarif ederken Emine Hanım, kelimeleri seçmekte hâlâ zorlanıyor. Ne korku, ne öfke, ne de umut hissetmişti. Sanki kalbi yerinden sökülmüş, zaman donmuştu. Ne düşünebildi, ne ağlayabildi. Sessizlik içinde taş kesilmişti. Olayın ardından aldığı psikolojik destekle yaşadıklarını anlamlandırmaya çalışan Emine Emanet’e terapisti o anın “şok” etkisi yarattığını söyledi. Kendisi de bunu ancak şöyle açıklayabiliyordu: “Belki de beni sadece dualar ayakta tuttu. Çünkü o anda insani bir direniş bile gösterecek gücüm kalmamıştı.”
'Rümeysa Öztürk'e Çok Üzüldüm, Aynı Acıları Yeniden Hissettim'"
ABDPost.com’a konuşan Emine Emanet, ABD’de doktora öğrencisi Rümeysa Öztürk’ün ICE Polisi tarafından gözaltına alındığı videoyu izlediğinde büyük bir üzüntü yaşadığını belirtti. Öztürk’ün iftar yemeğine giderken ICE tarafından yakalanıp gözaltına alınması, Emanet’i derinden etkilemiş ve o an, içindeki korku ve acıyı yeniden gün yüzüne çıkarmış.
Emanet Çifti İçin Önce Mahalleleri, Sonra New Jersey’i Ayağa Kalktı
Emine ve Celal Emanet çifti, sadece bir restoranın sahipleri değildi; onlar, Haddon Township’in kalbine dokunan insanlardı. Evsizlere, engellilere, maddi zorluk yaşayanlara karşılıksız sofralar kuran Jersey Kebab’ın camında asılı o cümle, mahallenin hafızasına kazınmış durumda: “Down sendromlu bireylere ve evsizlere ücretsiz yemek vardır.”
İşte tam da bu yüzden, o sabah dükkânın kapısından giren ICE ekipleri sadece bir çifti değil, bir kasabanın vicdanını yerinden oynattı. Olay duyulur duyulmaz, mahalle sessiz kalmadı. Facebook'taki “Haddon Township Neighbors” grubunda bir komşunun paylaştığı polis baskını görüntüsü kısa sürede yüzlerce kişiye ulaştı. Sadece birkaç saat içinde gönderi 500’den fazla kez paylaşıldı.
Belediye Başkanı ve Senatör Yardımcısından Emanet Ailesine Destek
O andan itibaren mahalle ayağa kalktı. Belediye başkanı, senatör yardımcısı, yerel dernek üyeleri, hatta daha önce tanımadıkları insanlar... Hepsi tek bir amaçla bir araya geldi:
Bu mahalleye iyilikle dokunan bir aileye yapılan bu muameleyi asla sessizce geçmeyeceklerini göstermek.
Sosyal medya üzerinden başlatılan destek kampanyaları kısa sürede büyüdü. “Free Emanet” yazılı pankartlar hazırlandı, tişörtler basıldı ve gösteriler düzenlendi.
Jersey Kebap’ın camları kalpli destek mesajlarıyla donatıldı. Kimisi bu mesajları merdiven dayayıp camlara yapıştırdı, kimisi mektubunu zarfın içine koyup postaya verdi. Her bir kalp, o dükkâna bırakılan bir teşekkür, bir özür, bir vefa sembolüydü.
"Bu kadar sevilen birini tutukladığımızı ilk kez görüyorum."
Bu durum yargıya da yansıdı. Mahkemeye gelen mektupların sayısı, alışılmışın çok ötesindeydi. Emanet çifti için 300’den fazla mühürlü mektubun gelmesi ile bir hâkim, bu istisnai durumu şu sözlerle ifade etti: “Bu kadar çok kişinin sevdiği birini tutukladığımızı ilk kez görüyorum.”
Dünyanın Her Bir Yerinden Emanet Çiftine Destek Yağdı
Emanet çiftinin yaşadığı haksız gözaltı süreci, adalet duygusu taşıyan binlerce insanın vicdanına dokundu. Haddon Township’teki komşularının başlattığı destek hareketi, kısa sürede sınırları aşan bir dayanışma zincirine dönüştü. Restoranın kapanmasıyla hem gelirlerinden hem de hayat düzenlerinden olan Emanet ailesine maddi destek sağlamak amacıyla başlatılan GoFundMe kampanyası, sadece bir yardım çağrısı olmanın çok ötesine geçti.
7000’den fazla kişinin kaleme aldığı destek mesajları, binlerce dolar bağışla birleşti. Kanada’dan Avustralya’ya, Meksika’dan Avrupa’ya kadar dünyanın dört bir yanından binlerce insan, tanımadıkları bir aile için tek yürek oldu. Kampanya kısa sürede 327.000 dolara ulaştı ve belirlenen hedefe erişildiği için durduruldu.
“Geniş Çaplı Destek Amerikalılardan Geldi”
Emanet ailesinin yaşadığı travmatik süreçte en çok yaralayan şey, ne kelepçeydi ne tutuklanma anı. En derin iz, beklemedikleri bir yerden geldi: Kendi milletlerinden, kendi insanlarından… ABDPost.Com’a konuşan Emine Emanet’in sesi bu noktada biraz titriyor; sözcükleri yavaşlıyor: “Bizi Amerikalılar anladı. Latin kökenliler, komşularımız geldi, sarıldı, gözyaşı döktü. ‘ABD adına, Trump adına, ICE Polisi adına özür dileriz’ dediler. Ama Türk Amerikan toplumunun genel anlamda temsili çok kısıtlı kaldı”
“Bizi Tanıyanlar Destekledi, Tanımayanlar Sessiz Kaldı”
Emine Emanet bu konuda duygularını şöyle dile getiriyor: “Bizi tanıyanlar, gerçekten bizimle gönülden ilgilendiler. Kamptayken eşimi sık sık arayıp haber almaya çalışan dostlarımız ve evimize yemek getirenler oldu. Ben çıktıktan sonra günlerce geçmiş olsun ziyaretine gelen arkadaşlarım vardı. Diyanet Center of America Başkanı, Diyanet Ateşeliği ve cami imamları da eşimi yalnız bırakmadı, hep birlikte gelip destek verdiler.”
Ancak, olay sonrası restoranın önünde düzenlenen protestolara bakıldığında, yüzlerce Amerikalının desteği dikkat çekerken, Türk toplumunun temsili sınırlı kaldı. Emine Hanım, bu çelişkiye dikkat çekerek, “Restoranın önüne gelen yüzlerce Amerikalının yanında, orada olan Türklerin sayısı bir elin parmağını geçmedi,” diyor.
Emanet çifti için bu sessizlik, yalnızlıktan da öte bir kırılmaydı. Oysa yıllardır kendi kültürünü, değerlerini yaşatmaya çalışan bir aileydiler. Üstelik yalnızca ilgisizlik değildi canlarını acıtan. Türk basınında çıkan bazı haberlerde isimlerinin yanlış yazılması, haklarında gerçek dışı ifadelerin manşet yapılması, haber yapılmadan önce hiçbir temas kurulmadan yorum yazılması... Tüm bunlar, Emine Hanım’ın ifadesiyle ikinci bir yara açtı: “Sadece resimlere ve haber başlıklarına bakarak yazılan insafsız yorumlar çok acıydı. Adımızı bile doğru yazmadan ‘Trump dükkânı mühürledi’ diye haber yaptılar. Bizi tanımadan, sormadan, dinlemeden. Görüşlerimizi bilmeden hakkımızda ‘Filistin’e yollayın’ diyenler oldu... Bunları okumak çok acıydı.”
Dayanışma yerine dışlanmayı, empati yerine önyargıyı kendi toplumlarından görmek, Emanet çifti için çok daha derin bir acı ve yük halini aldı.
Şer Gibi Görünen Hayır: Green Card Süreci Yeniden Başladı
Emanet ailesinin Amerika’daki yolculuğu 2008 yılında, bir caminin sponsorluğunda başlatılan Green Card süreciyle şekillenmişti. Ancak sponsor kurumun 2016’da isim değiştirmesiyle birlikte tüm süreç iptal edilmiş ve başvurular askıya alınmıştı. Yıllarca bekleyen dosya, hiçbir gerekçe gösterilmeden rafa kaldırılmıştı. Ancak yaşanan bu trajik olay, belki de bürokratik tıkanıklığın yeniden gözden geçirilmesine vesile oldu. Artık dosya yeniden açıldı ve bu kez başvuru süreci, oğulları üzerinden yeniden başlatıldı.
Emine Emanet, bu süreci hayat felsefesiyle bağdaştırarak şöyle özetledi: “Bu olay şer gibi göründü ama hayır oldu. Allah gönlümüzü biliyor. Temiz niyetin ekmeğini yedik.”
Green Card süreci tamamlanırsa Celal Emanet, ABD’deki saygın bir üniversitede İslami Bilimler alanında doçentlik yapabilecek donanıma ve birikime sahip. Emanet, derin akademik bilgisi ve entelektüel birikimiyle bu alanda uluslararası düzeyde katkılar sunabilecek nitelikte.
“Emanet Ailesinden Vefalı Teşekkür: ‘Bu Dostluk Unutulmaz’”
Bu zorlu süreçte kendilerini yalnız bırakmayan bazı isimlere özel bir teşekkür borcu olduğunu vurgulayan Emine Emanet, duygularını şu sözlerle dile getiriyor: “Dr. Vedat Obuz ve eşi Özlem Obuz, her an yanımızdaydı. Hem protestolarda hem restoranda bizimle birlikteydiler. Maddi-manevi hiçbir desteği bizden esirgemediler. Hatta Vedat Hoca, kampta kaldığım süre boyunca benimle yakından ilgilenilmesi için kamp doktoruna e-posta bile gönderdi. Böyle bir dostluğu, böyle bir vefayı hayat boyu unutmam mümkün değil.”
Jersey Kebab: Artık Sadece Bir Restoran Değil, Bir Vicdanın Adı
Bugün Jersey Kebab, yalnızca yemek servis edilen bir mekân değil; bir ailenin karanlığın içinden doğan umudu, bir toplumun sessizce büyüttüğü vicdanı ve dayanışmanın somut bir sembolü hâline geldi.
Emanet çifti, yaşadıkları ağır sürece rağmen, mahalle halkının gösterdiği olağanüstü destekle yeniden ayağa kalktı. O zor günlerin ardından kapılarını tekrar açan çift, artık sadece bir işletmeyi değil, toplumsal bir hafızayı yaşatıyor. ABDPost New York Temsilcisi Özlem Özgüt Yörekli’ye konuşan Emine Emanet, “O gün camlara yapıştırılan kalpler, aslında bizim kalbimize işlendi. Kelepçenin izi geçti ama toplumun sevgisi hafızamızda kaldı.” diyor.