Cüneyt Özdemir'in İlginç Konuğu
'Cüneyt Özdemir Studio' programına New York stüdyolarından devam ediyor. Bu seferki konuğu bir ortamda tanıştığı Berk. Berk'i konuk almasının sebebi Berk'in New York Greenwood Mezarlığı'nda satın alma elemanı olarak çalışması. Bu durum Cüneyt Özdemir'e bir hayli ilginç gelmiş.
Berk New York'un en eski mezarlıklarından biri olan Greenwood'un Protestan Hıristiyan mezarlığı olduğunu söylüyor. Burada satın alma koordinatörü olarak çalışan Berk, her türlü malzemenin temininden sorumlu.
Tabii bir mezarlıkta ne gibi malzemelere ihtiyaç duyulur, Cüneyt Özdemir biraz şaşkınlıkla soruyor. Berk bizden farklı olarak Hıristiyanların mezarlarında değişik heykeller kullanıldığını ve özellikle de melek figürlerinin tercih edildiğini belirtiyor. Bu heykelleri mezarlık yönetimi kendi bünyesinde yapıp satıyormuş.
Ölülerini yakmak isteyenler için krematoryuma malzemeler aldığını söyleyen Berk, küller için özel vazolardan tutun da fırçasına kadar kendisinin aldığını söylüyor.
190 hektarlık mezarlık 1838 yılında kurulmuş ve 100'ün üzerinde ünlünün de yattığı bir yer. Mesela, eski Amerika başkanlarından Roosevelt'in anne ve babasının mezarları buradaymış. İlk grafitiyi yapan Jean-Michel Basquiat'ın mezarı da buradaymış.
Berk, açıkçası Türkiye'de bir ya da iki sefer mezarlığa gittiğini çünkü bizdeki mezarlıkların karanlık ve ürkütücü olduğunu söylüyor. Ancak çalıştığı yerin çok başka olduğunu, mezarlık gibi gelmediğini o sebeple de ürkmediğini söylüyor. Bu sebeple boş vakit bulduğunda mezarlığı keşfetmek üzere araçla gezdiğini belirtiyor. Çok büyük bir mezarlık olduğundan henüz tam olarak keşfedememiş çalıştığı yeri.
Özel bir şirketin işlettiği mezarlık 7/24 açıkmış. Ayrıca duvar içi mezar anlamına gelen mozolelerin de bulunduğu bu yerde sık sık insanların gelip ziyarette bulunduğunu gözlemlemiş Berk.
Geçen sene Şubat ayının sonunda Amerika'ya gelen Berk burada çeşitli iş başvuruları yaparken sanırız farkında olmadan bu işe başvurmuş. Çünkü iş görüşmesine çağrıldığında mezarlığı duyunca şaşırmış ve başvuru yaptığından emin olamamış. Türkiye'deki iş tecrübesi lojistik ve satın alma üzerine olduğu için işe alınmış.
Tabii burada satın alma departmanında ne alınabilir gibi kafasında soru işaretleriyle işe başlayan Berk kısa sürede adapte olmuş. 3 tip işlem yapıldığını anlatıyor. Klasik toprağın altına gömme, yakma ve duvar tipi mozole mezar. En ucuz işlemin yakma işlemi olduğunu belirtiyor. En pahalısı da mozole imiş.
İşe başlayınca ilginç şeyler de yaşamış Berk. Mesela, ilk iş günlerinde kablo yanığı gibi kokan şeyin krematoryumda yakılan ölülerden geldiğini öğrenince çok şaşırmış ve sonra buna da alışmış. Ayrı mezar odalarından Mısır Firavun'larına kadar değişik mezar tasarımlarıyla karşılaşmış.
New York'a gelirken bir mezarlıkta çalışacağı hiç aklına gelmezmiş Berk'in ve uzunca bir süre ailesine bahsedememiş. Ailesi bizim mezarlıklar gibi düşündüğü için ne satın alınabileceğini kestirememişler açıklama yapmak durumunda kalmış. Orada birlikte çalıştığı insanların da bizim mezarlıklarımız hakkında sorular sorduğunu anlatıyor Berk. Özellikle yakma olup olmadığını soruyorlarmış.
İlginç bir detay da, çalıştığı mezarlığa sabıkalı ölülerin kabul edilmeyişi. Toplum nazarında saygın olmanız gerekiyormuş. Ölüm her şeyi eşitlemiyormuş demek ki.
Bir de Hollywood'da çekilen tüm mezarlık sahnelerinin de Greenwood'da çekildiğini belirtiyor Berk. Mesela Catherine Zeta-Jones ve Robert De Niro'nun filmi burada çekilmiş. "Şapelin önünden ne zaman geçsem mutlaka bir set çekim yapıyor oluyor." diyor.
KAYNAK: Cüneyt Özdemir