Amerika'nın Başarılı Türkleri: Ali Saçıkaralı
Yeni bir röportajla karşınızdayız. 21 yaşında cebinde parası, yeterli İngilizcesi ve destekleyen kimsesi olmadan ama inancı sayesinde Amerika'da işletme sahibi olup şimdilerde milyonlar kazanan bir Türk, Ali Saçıkaralı'nın öyküsünü okuyacağız.
Ali Saçıkaralı İstanbul’da büyüyüp 15 yıl önce Amerika’ya gelmiş ve farklı sektörlerde faaliyet göstermiş bir işadamı olarak tanımlıyor kendini.
Saçıkaralı öncelikle kendisi oradan ne kadar anlatsa da yaşamadan kimsenin bir şeyi tecrübe edemeyeceğini belirtip, tek bir plâna bağlı kalarak peşin hükümlü Amerika’ya gelmeyin diyor. Asıl Amerika’ya geldiğinizde karar vermelisiniz. Paraya pula değil, savaşçı bir ruha ihtiyacınız var sadece diyor.
Girişimcilik Alanında Türkiye ve Amerika Arasındaki Farklılıklar
Aslında Türkiye gibi gelişmekte olan ülkelerde fırsatlar yakalamak daha kolaydır diyor Saçıkaralı. Çünkü ekonomi stabil değildir. Amerika'da hayatınız stabil olur fakat çok fazla fırsat doğmaz. Türkiye'de bir sektör hiç iş yapmıyorsa strese girmeye gerek yok diyen Saçıkaralı, sürekli yeni fırsatlar doğuyor diyor. Riske girmeyi değil, risk almayı tavsiye ediyor.
Türkiye’de güvene dayalı ticaret yapılıyor ve kandırılma riskimiz var diyor. Ama Amerika’da racona, inanca, renge, dile, ırka dayalı bir ticaret yok, kapılarını iyi kilitledikleri için komşularını hırsızlıkla suçlamazlar diyor. Evet Amerika’da ticaret yapmak zor fakat insan hakları, kadın hakları ve hayvan hakları çok iyi diye belirtiyor. Yani haklar çok iyi korunduğu için, kurallara uyulduğunda işler güzel işliyor.
Ali’nin algıları ticaret konusunda açık olduğu için her yerde, her an karşısına çıkan fırsatları kolay yakalayabiliyor Gizem’in tespitine göre. Ama hiçbir zaman salt para için değil, öncelikle yapacağı işin kendisine neler katacağını düşünerek ilgilendiğini söylüyor Ali Saçıkaralı. Sonraki adımda bu işi yapanlardan farklı ne gibi avantajları olduğunu inceleyen Saçıkaralı, buna göre başlayacağı yeni işteki hata oranını hesapladığını dile getiriyor.
Yaşadığı Zorluklar
İlk geldiğinden beri sürekli bir şeyler alıp satmak gibi işler yapmak istediğini herkese söylediği halde kimsenin ona inanmaması yaşadığı en büyük zorluk olmuş. Babasının kendisine olan öğüdü ‘başkasına danıştığım işten para kazanmadım, inandığım işte başarılı oldum' demesinden yola çıkarak 21 yaşında hiç parası olmamasına rağmen, Amerika’da bir işletme sahibi olmayı başarmış. Üstelik zayıf bir İngilizceyle, o zamanlar akıllı telefonlar ve gelişmiş bir internet ağı yokken bunu başarmış.
İlk olarak bir alışveriş merkezinde iş yapan Türkler’le tanışınca çok sevinmiş. Çünkü Amerika’da tanıdığı kimse de yokmuş. Onlara yardım etmeye başlamış. Temizlik falan yapmış. Onlar da kendisine komisyonla iş yapabileceğini söylemişler. Yani iş yaparsa para kazanacak, yapamazsa para yok. Zaten komisyon da küçük bir meblağ diyor.
Tabii çoğu zaman sabahın köründe dükkanı açıp, temizlik yapıp öğlen olmadan eve gönderildiği günler yaşamış ve bu da öğrenci olarak harcadığı yol parasının boşa gitmesi ve aylık harcamalarının tamamen aksaması anlamına geliyor. Bayağı bir zorlandığını ama pes etmediğini belirtmek istiyor.
Böyle geçen birkaç aydan sonra emeğinin karşılığını alamasa da işe ve ticarete dair çok şey öğrendiğini ifade ediyor. Sonrasında şansı dönmüş ve erken saatlerde müşteriler denk gelmeye başlamış ve ufak ufak komisyon kazanır olmuş. Ama tabii babasına dert yandığında yine büyük bir öğüt gelmiş. ‘Sakın işverenine para sorma, zamanı geldiğinde o sana orada iş teklif edecek!’ O da babasını dinlemiş. 2008 yılında 3 ayda sadece 1500 dolar para biriktirebilmiş.
Kafasındaki işletme açma hayali devam ettiğinden alışveriş merkezlerini dolaşmaya başlamış ama tabii cebindeki para yetersiz, İngilizce yetersiz, kimse kendisine inanmıyor, dolaşmak için saatlerce otobüslerde vakit geçiriyor ve o zamanki koşullarda akıllı telefonlar olmadığından navigasyonu bile yok.
Yetersiz İngilizcesi nedeniyle parası olsa da işletme açması zor olacağından, akademisyen olan bir Türk arkadaşından yardim istemiş. Girişimciliğini destekleyen tek kişi o olmuş. Kendisini, Saçıkaralı’nın asistanı olarak tanıtmış ve iyi İngilizcesi sayesinde anlaşmayı yapıp bir alışveriş merkezinde yer kiralamayı başarmışlar. Ticaret hayatının böyle başladığını anlatıyor kısaca.
Ama bazı hatalar da yapıp bedellerini de ödemiş tabii. Kurduğu işletme iş yapmaya başlamış ve yılbaşına kadar 9.000 dolar para kazanmış. Mutluluktan uçarken, o paralar güvendiği bir arkadaşının hesabına yatırılıyormuş. Arkadaşı da telefonunu da kapatıp, paralar benim deyip ortadan kaybolmuş. Bir sefer de, cenaze için Türkiye’ye gelip geri döndüğünde dükkânının kapatıldığını görmüş. Bunu birkaç sefer yaşamış hatta.
İşte bu noktada diyor ki hangi iş olursa olsun bir işte ilerlemek istiyorsanız 7 gün içinde bunu başarabilirsiniz. Defalarca kere işimi kaybettim ama işimi her seferinde 7 günde tekrar kurdum diyor.
Aşağıdaki videodan daha detaylı bilgi edinebilirsiniz.
KAYNAK: Kariyer Kılavuzu